🦞 Anne Karnında Babalık Testi Yapan Hastaneler
Elhükmullah = Emir Allah indir, rızâ ve tevekkül tâbiri. El-hamdüllllah = Şükür Allaha, itmam duasıdır. El-iyazübillah = Allaha sığındık. İnşallah — Allah isterse. Billahi; tallahi; vallahi = Allah hakkı için, yemin. Bismillah Allah’ın emriyle. Tecâvüzullah-i anhü, ann-seyyiate =
10 İstanbul Yaşargil Mikronöroşirürji Kursu / Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Beyin ve Sinir Cerrahisi. 10. İstanbul Mikronöroşirürji Kursu / Uygulamalı Mikrovasküler Anastomoz Eğitimi.
Herkesistediği gibi yaşamakta hürdür elbette ama tedbir diye bir şey var madem ki planların arasında bir bebek dünyaya getirmek yoktu
bigece boyunca uyuyamadım sağa dön, sola dön, saçmalama kızım PuCCa diyorum, olmaz öyle şey Sonra Meryem bile erkek görmeden çocuğu olmuşta, sen vazelinli plastiğe mi güveniyosun diye kendime kızıyorum.. Baktım olacak gibi değil test yaptım kendime ilk testimi yaptım ama çişimi yanlış yere yapmışım..
Kadının kanında dolaşan bebek DNA'sını elde edebiliyoruz" Prof. Dr. Kalfoğlu, Adli Bilimler Laboratuvarı'nda kan testi üzerinden anne karnındaki bebeğin babasının tespiti üzerine yürüttükleri araştırma çalışmalarını tamamladıklarını bildirdi. Gebe kadınların kanında çocuğun DNA'sının bulunduğunu belirten Kalfoğlu, şunları kaydetti:
Busayfada, DNA Prenatal babalık testi hakkında birbirinden değerli bilgiler ziyaretçilere sunulmuştur. Gebelikte Dna babalık testinin yapılabilmesi için, 9.haftaya girilmiş olması gereklidir. Anneler, hamileliğinin 9.haftasından itibaren bu testi, çeşitli merkezlere başvurarak yaptırabilir.
TürkiyeHalk Sağlığı Kurumu T.C SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU RUH SAĞLIĞI PROGRAMLARI DAİRE BAŞKANLIĞI ÇOCUĞUN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİNİ DESTEKLEME PROGRAMI GÖRÜŞME REHBERİ 1 ÇOCUĞUN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİNİ DESTEKLEME PROGRAMI GÖRÜŞME REHBERİ OCAK 2015 ISBN: 2
Etiketniftytesti yapan hastaneler ankara. GEBELİK Fetal Dna Testi Fiyatı 2022 Ankara. 14.127 Görüntüleme. 3 Dakika Okuma Süresi. JİNEKOLOJİK AMELİYATLAR. (Anne Karnında Gelişim Geriliği) 23.008 Görüntüleme. Tüp Bağlatma Ameliyatı (Kordon Bağlatma) Fiyatı, 2022 Ankara.
Annekarnında dna testi Herkese merhabalar. Bugünkü mesajım, anne karnında dna testi ile ilgili olacaktır. Mesajımda, test hakkında bilinmesi ger
AnnelikDNA Testi ile anne ve çocuğun ortak olması gereken DNA bölgeleri birbirleri ile karşılaştırılır. Devlet Hastanesi DNA testi yapıyor mu? DNA Testi Devlet Hastanelerinde Yapılır Mı? DNA Testleri, devlet kurumu olarak adli tıpta yapılmaktadır. Özel hastaneler ve devlet hastaneleri, DNA testlerini çalışmamaktadır.
İdrarve Gaita örneğini hastanede de alabilirsiniz. Ancak güçlük çekiyorsanız 2 saatten fazla bekletilmemiş olarak beraberinizde de getirebilirsiniz. Kendi Check Up Paketini Kendin Oluştur! Minimum 3 bölüm, maksimum 8 bölüm seçebilirsiniz. Anneler Günü check-up paketinizi belirlemek ve detaylı bilgi almak için hastanemizin
Bağlanmakuramı, anababalık tutumu ile ilgili olarak, üzerinde en çok çalışılmış olan kuramlardan biridir. Daha çok erken çocukluk yıllarıyla ilgili olan bu kuram, çocukla, kendisini yetiştiren (genellikle anne) arasındaki ilişkiye odaklanır. Ancak bu ilişkinin, sevgililik ilişkisi de içinde olmak üzere, daha sonraki
JdD61Lf. Bebek bekleyen annelerin en merak ettiği konulardan biri de bebeklerinin hangi haftada ne kadar büyüyeceği, duyup duymayacağı ya da karınlarını okşadıklarında hissedip hissetmeyecekleri konusu. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Yenidoğan Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Aşkın Güra Bayık bebeğin anne karnında kurduğu iletişim hakkında bilgi veriyor. Dokunma duyusu ilk oluşan duyudur Rahim tartışmasız fetüsün gelişmesi, büyümesi ve beslenmesi için en mükemmel ortamdır. Duyusal sistemler gebelik boyunca gelişir. Anne karnında gelişen bebeğin ilk oluşan duyusu “dokunma duyusudur”. Bebek daha 7 buçuk haftalık iken dokunma duyusuyla hissetmeye başlar. Dokunma duyusunun başladığı ilk bölge ağız çevresi ve yanaklardır. Gebeliğin 12. haftasından itibaren dokunma duyusunu algılayan sinirler hızla gelişmeye başlar ve yaklaşık 32. haftada bebeğin kafasının tepesi dışında tüm vücut bölgeleri dokunma duyusunu hisseder hale gelir. Anne karnında derin dokunuşlar ve sıcaklık hissi dokunma duyusunun gelişmesini sağlayan en önemli uyarılardır. Siz karnınıza dokundukça kendini güvende hissediyor 24. haftadan itibaren elastik olan rahim, tüm gün sarılma ve masaj gibi hareketlerin hissedilmesinin gelişimini sağlar. Kucaklanma ve sarılma duyusu ile bebek vücudunu kıvrık pozisyona getirir, ellerini orta hatta birleştirir. Parmaklarını emer ve bu şekilde kendini güvende hisseder. Rahim içindeki sabit ve nötr olan sıcaklık da güven duygusunu arttırır. Son aya gelen bebek iyice büyüdüğü için rahim duvarına sık sık değer ve dışarıdan yapılan okşama da dokunma duyusunu arttırır. Dokunma bebeğin güven duygusunu güçlendirir. Hamileyken ayakta hafif sallanarak bebeğinizi mutlu edebilirsiniz Anne karnındaki su bir cismin ağırlığını 50 kat azalttığı için, amniyo sıvısındaki bebek, kendini 1/50 kat daha hafif hisseder. Yer çekimi azalmış bir ortamda sürekli sallanma hareketinin olması da onu sakinleştirir. Dolayısıyla annenin hafif sallanarak bebeğine bu güvenli ortamı hissettirmesi, bebeğin daha huzurlu bir büyüme sağlayabilir. Özellikle erken doğmuş bebeklerde, çıktığı güvenli anne karnı ortamından zorlu kuvöz sürecine geçmek onlar açısından çok zorlu bir süreçtir. Karnınızdaki sıcaklığı ve korunma duygusunu, alışık olmadığı yeni çevresinde de aramaya devam eder. Prematüre bebekle annenin sürekli temas halinde olması gerekiyor Tek hamileliklerde eğer 37 haftadan önce doğum yapılırsa bu erken doğum sayılır. Fakat çoğul hamileliklerde bunun kesin belirlenmiş bir süresi yoktur. 24 ve 34. haftalarda normal dışı belirtiler görülüyorsa, bebeğin erken doğma riski söz konusu olabilir. Prematüre doğumlarda anne ile ten teması sağlanarak göğsünde tutma pozisyonuna kanguru pozisyonu denir. Bu pozisyon dokunma ve sıcaklık duyusunu harekete geçirir. Benzer şekilde kuvöz içerisinden çıkartmaya imkanı olmayan prematürelerde annenin ellerini kuvöz içerisine sokarak bebeğine dokunması, okşaması, masaj yapması birçok yönden bebeğin gelişimini hızlandırmaktadır. Bebeğe bol bol sevgi gösterilmesi ve hayata güvenle tutunmasını sağlamaya çok yardımcı olur.
Gebeliğin normal seyretmesi ve sağlıklı bir bebeğe kavuşmak her anne adayı ve ailesi için en büyük mutluluktur. Gebeliklerin çoğunluğunda bir sorun ile karşılaşılmaz. Ancak gebelik istendiği dönemden itibaren ve gebelik süresince düzenli olarak takip yapılması anne adaylarının daha güvenli daha sağlıklı bir şekilde bebek sahibi olmasını sağlar. Ülkemizde Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda, Üniversite Hastanelerinde ve Özel Sağlık kuruluşlarında gebe takibi kolaylıkla ve etkin bir şekilde sunulmaktadır. Gebe takibi süresince anne adayının eski veya mevcut hastalıkları, önceki gebeliklerin sonucu, bu gebelikteki şikâyetleri araştırılır. Gebelik ile ilgili muayeneleri tansiyon, kilo takibi ve kan grubu, kan sayımı ve idrar tetkikleri yapılır. Bütün bunlardaki amaç, gebelik süresince ortaya çıkabilecek hastalıkları ve bebeğin sağlıklı gelişimini tespit etmek, oluşabilecek riskleri önceden fark edip tedbir almak veya oluşmuş olanlar için en uygun tedaviyi gecikmeden yapmaktır. Normal seyreden bir gebelikte yapılan tetkikler dışında, özel durumlarda yapılan ileri tetkiklerde vardır. Ante önce natal doğum yabancı bir kelime olup güzel Türkçemizdeki karşılığı Doğum Öncesi demektir. Bir topluluk içinde, belirli bir hastalık açısından risk artmış olanları bulmak için yapılan işleme Tarama denir. Tarama testi genel olarak kolay yapılan ve herkese uygulanabilen bir test olmalıdır. Amacı ise kesin bir teşhisten çok, bir hastalığın ortaya çıkarılmasında yardımcı olmaktır. Kesin teşhis için çoğu zaman daha ileri bir yönteme ihtiyaç duyulur. Doğum Öncesi Tarama Antenatal tarama gebe kadındaki veya bebekteki bir sağlık sorununu tespit etmek için yapılan tetkiklerdir. Bu tetkiklere sizi takip eden doktorunuz muayene sonrasında karar verecektir. Normal gebe takibinde istenen tetkikler ile bilgiler sitedeki diğer konu başlıkları altında incelenmiştir -Anormal Bulgular, Annenin Antenatal Taramasında; -Anne Bakımı; -Normal Gebeliğin Gözlemi; -Yüksek-Riskli Gebeliğin Gözlemi; Gebelikte Şeker Hastalığı=Diyabetes Mellitüs, Gebelikte. Bu yazıda gebelikteki yapılan takip sırasında yapılan şu tetkiklerden bahsedilecektir 1- ANNE SAĞLIĞI İLE İLGİLİ TESTLER; ŞEKER TARAMASI Glukoz tarama testi KAN GRUBU VE RH UYGUNSUZLUĞU TARAMASI ENFEKSİYON HASTALIKLARI TARAMALARI ULTRASONOGRAFİ İNCELEMELERİ 2- BEBEĞİN SAĞLIĞI İLE İLGİLİ TESTLER; FETAL ANOMALİ ve KROMOZOM ANOMALİLERİNİN TARANMASI İKİLİ TEST ÜÇLÜ TEST ANNE KANINDA ALFA FETOPROTEİN ÖLÇÜMÜ AFP ENSE KALINLIĞI ense saydamlığı ÖLÇÜMÜ DOĞUM ÖNCESİ TARAMADA GİRİŞİMSEL İŞLEMLER AMNİOSENTEZ Anne karnından su alınması KORDOSENTEZ bebeğin kordonundan kan alınması KORYONİK VİLLUS BİYOPSİSİ KVB ŞEKER TARAMASI Glukoz tarama testi Gebelik bazı hamilelerde şeker hastalığına veya önceden bilinmeyen şeker hastalığının ortaya çıkmasına yol açar. Gebeliğin neden olduğu diyabet şeker hastalığı olarak adlandırılır. Gebeliğin neden olduğu diyabet aşırı kilolu bebek doğumlarına, zor doğumlara, gebe ve bebek açısından sağlık problemlerine ve anne karnında bebek ölümlerine neden olabilir. Kan şekeri gebelerin hepsinde ilk üç ayda da bir kez bakılmalıdır. Bunun dışında Gebeliğin neden olduğu şeker hastalığı olan gebelerin tespit edilmesi amacıyla ise 24. – 28. Gebelik Haftaları arasında Şeker Tarama Testi yapılır. Bu test günün herhangi bir zamanında yapılır. Laboratuar tarafından verilen şekerli bir içeceğin 50 gram glukoz içerir içilmesinden 1 saat sonra kanda şeker düzeyi ölçülür. Eğer test sonucu düşük ise gebeliğin neden olduğu şeker hastalığı yok demektir. Ancak yüksek gelirse kabul edilen sınır 140 mg/dl dir, artık kesin tanı için daha doğru netice verecek olan başka test Şeker Yükleme Testi yapma gerekliliği doğar. Bu ikinci sırada yapılan testte yine hastaya 1 bardak sıvı içirilmesinden sonra hastanın 2-3 saate kadar her saat kanı alınarak kanda şekere düzeyi ölçülür. Eğer gebeliğin neden olduğu şeker hastalığı tanısı doğrulanırsa bu gebelerin diyetleri düzenlenir, gerekirse insülin tedavisine başlanır ve daha yakın olarak takip edilir. KAN GRUBU VE RH UYGUNSUZLUĞU TARAMASI Her gebenin Kan grubu ve Rh durumu mutlaka bilinmelidir. Rh yapısı insanda Rh +=artı=pozitif veya -=eksi=negatif olarak iki tiptir. Eğer gebenin kan grubu Rh + ise bir sorun yoktur; Rh - negatif ise, o zaman eşinin kan grubuna bakılır, eğer eşi Rh - ise yine bir sorun olmaz ama eşi Rh + ise o gebede Kan Uyuşmazlığı var demektir. Kan uyuşmazlığı olan gebe bazı özel ek tetkikler ile takip edilir. Bu teste indirek coombs testi denir, anne kanından bakılan bir testtir. Eğer gebelik boyunca bir sorun olmazsa yani kan uyuşmalığı hastalık haline dönmezse; doğum sonrası, bebek kan grubu Rh + ise anneye bir iğne yapılır, - ise hiçbir şey gerekmez. Kan uyuşmazlığını önleme iğnesi Anti Rh D immun globulin doğumdan sonra veya bazı özel durumlarda korunma amacıyla gebelik esnasında kullanılır. Hekiminiz tarafından yazılacaktır. Bazen koruma amaçlı doktorunuz tarafından yapılması istenebilir, ama bu şekilde yapılsa bile, doğumda bebeğin kan grubuna göre tekrarı gerekir. ENFEKSİYON HASTALIKLARI TARAMALARI Bazı enfeksiyon hastalıkları ilk defa gebelik sırasında geçirilirse bebekte hiçbir etkilenme olmayacağı gibi, bazı hastalıklara da yol açabilir. Perinatoloji derneğinin görüşü Gebe kadında Kızamıkçık rubella, Hepatit B enfeksiyonu, bir kez idrar kültürü bakılmalıdır. Sifiliz sadece riskli grupta taranmalıdır. Toksoplazma ve CMV, HİV AIDS bakılmasını destekleyecek yeterli kanıt olmadığı yönündedir. Bu bilgilerin ışığı altında Hekiminiz sizin özel durumunuza göre gerekli gördüğü tahlilleri yaptıracaktır, hekiminizin önerilerine uyunuz. ULTRASONOGRAFİ İNCELEMELERİ Gelişen teknolojinin sağladığı olanaklar tıbbın her alanında büyük ilerlemelere yol açmaktadır. Gebe takibinde ultrasonografi incelemesi günümüzde çok önem kazanmıştır. Doğum öncesi taramada çok önemli yere sahiptir. Ancak gebelik takipleri sadece ultrasonografi ile yapılmaz, gebe takibinde muayene en önemli kısımdır, ultrasonografi muayenenin yerini alamaz, sadece çok faydalı bir yardımcı araçtır. Gebenin sadece ultrason incelemesi yaptırması ve ebe ve hekim tarafından yapılması gereken diğer takiplerini önemsememesi veya aksatması geri döndürülemeyecek ve hayati öneme sahip hastalık ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Gebe kadında kullanılmasına izin verilen ultrasonografi cihazlarının anne karnındaki bebek üzerine zararlı etkisini gösteren bir bulgu yoktur ve gebelik döneminde güvenle uygulanabilmektedir. Buna karşın tüm diğer tıbbi yöntemler gibi, ancak gerekli olduğu hallerde, bu konuda yeterince uygun cihaz ve yetkili kişiler tarafından yapılmalıdır. Ultrasonografi ile anne karnındaki bebeğin sayısı, kalp atışları ve yaşayıp yaşamadığının tespiti, gebelik yaşının tayini, bebeğin büyümesinin takibi, rahim içindeki duruşu, amnios sıvısının miktarı, iç organlarının gelişimi ve diğer yapısal gelişim kusurları, bebeği besleyen plasentanın eş değerlendirilmesi yapılabilir. Bunun yanında bebekteki çeşitli hastalıklar ile ilgili ipuçları ve bulguların araştırılmasında kullanılır. Ultrason genellikle anne karın cildinden yapılır. Vajinal ultrason ise genellikle gebeliğin erken döneminde tercih edilir. Vaginal yolla yapılan ultrasonografi rahatsızlık verici bir işlem değildir, enfeksiyon ya da düşük gibi riskler taşımaz. Vajinal ultrason ayrıca ilerleyen gebelik haftalarında erken doğum eylemi riskinin saptanması amacıyla rahim ağzı boyunun ölçülmesinde kullanılabilir. Gebe takibinde ultrasonografik inceleme 1-Bebeğin normal büyümesinin tespiti 2- Bebekteki problemlerin belirlenmesi 3- İleri incelemeler olarak üç ana başlıkta toplanabilir. Her gebelik muayenesinde ultrasonografi şart değildir Bir gebenin gebeliği boyunca 11-14, 20-22 ve 30-32 olmak üzere en az üç defa ultrasonografi ile değerlendirilmesi istenir. Eğer hekiminiz gerekli görürse daha sık takipte isteyebilir veya sizi daha ileri inceleme için ikinci basamak başka merkezlere yönlendirebilir. Her gebe en az bir kez 20-22. Gebelik haftası civarında bebekteki kusur sakatlık, anomali taraması açısından daha deneyimli merkezlerde Perinatoloji alanında çalışan Kadın Doğum uzmanları tarafından değerlendirilmelidir ikinci düzey ultrasonografi. Ultrasonografi, bebeğin sağlığı ilgili bize çok değerli bilgiler verir. Bununla birlikte gelişmekte olan bebeğin bütün hastalıklarının tanısı ultrasonografi ile konamaz. Ultrasonografi ile bebeğin büyük kusurlarının pek çoğu tanınabilir, ancak bebeğin gelişimin değerlendirilmesi ve küçük kusurların tanısındaki başarısı daha azdır. Bunun yanında bazı hastalıklar gebeliğin ilerleyen haftalarında ortaya çıkabilir ve daha erken dönemde yapılan ultrasonlar da anlaşılamayabilir. Yapılan ultrasonografinin bebekteki kusurları tespit olasılığı, tetkikin yapıldığı gebelik yaşına, yapan kişinin tecrübesine ve ultrason cihazının teknik özelliklerine göre %20 ile 80 arasında değişmektedir. Avrupa'da yapılan büyük bir çalışmada ultrasonografi ile anomalilerin sadece %60'nın tanınabildiği gösterilmiştir. Bu nedenle ultrason raporlarında sizi bilgilendirmek için her türlü kusurun tanınamayacağı şeklinde bir uyarı bulunur. Özel Ultrasonografik İncelemeler; İkinci Düzey ultrasonografi Doğumsal kusurların tespit edilmesine yönelik bebeğin ayrıntılı ultrasonografisi işlemine verilen addır. Anomali taramasına yönelik ultrasonografinin gebeliğin 20-22. haftaları arasında yapılması uygundur. İkinci düzey ultrasonografide de tüm doğumsal problemlerin saptanması söz konusu değildir. Doppler Ultrasonografi Anne veya bebek damarlarındaki kan akım hızı değişiklikleri saptanır. Bu değerlerdeki değişiklikler anne veya bebek ile ilgili bazı hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmamızı ve bebek iyilik halinin değerlendirilmesinde yararlı olur. Annede yüksek tansiyon gelişmesi halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen preeklampsi ve bebekte plasenta eş yetmezliği sonucu oluşan rahim içi gelişme geriliği en önemli kullanım alanlarıdır ve tedavi planını yönlendirir. Fetal Ekokardiografi Bebek kalbinin doppler ultrasonografi ile incelenmesidir. Bebekteki kalp hastalıkları araştırılır. 22-24. gebelik haftalarında en iyi değerlendirilir. Doğum sonrası kalp hastalığı nedeni ile sıkıntıya girecek bebeklerin, üst merkezlere doğum için yönlendirilmesi sağlanabilir. Fetal ekokardiografi özel donanım ve deneyim gerektiren bir tekniktir. Her gebede yapılmaz, belirli riskleri içeren anne veya bebekte önerilir. Bebekte yapısal kusur anomali, ailede doğuştan kalp hastalığı öyküsü, annede şeker hastalığı veya bazı enfeksiyon hastalıkları bunlara örnektir. Üç boyutlu ultrasonografi Teknolojik gelişmeler sonucu bebeklerin üç boyutlu fotoğraf benzeri görüntülerinin elde edilebildiği incelemedir. Eğer görüntü eş zamanlı olarak anında elde ediliyorsa dört boyutlu ultrasonografi olarak adlandırılır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan ultrason cihazları gebe takibinde yeterli olup, çok nadiren üç boyutlu incelemeye ihtiyaç duyulur. FETAL ANOMALİ ve KROMOZOM ANOMALİLERİNİN TARANMASI Anne kanından yapılan bazı tetkikler ile bebek sağlığı hakkında tahminler yapılabilmektedir. Sağlıklı bebeklerden farklı olarak bazı hastalıklı veya özürlü bebeklerin anne kanındaki olması gereken değerlerin değiştiği anlaşılmıştır. Bu değişiklikler kesin tanı koydurmaz, sadece riskli bebeklerin daha ileri incelemelere tabi tutulmasını gerektirir. Sonuç olarak bütün gebe kadınlara ileri tetkik yapılması hem gereksiz hem de imkân dâhilin de değildir. Ayrıca bu ileri tetkiklerin bir kısmı anne ve bebek için risk taşır. Bu nedenle tarama testleri sonucu yüksek risk belirlerse ileri tetkikler koryonik villus biyopsisi, amniosentez gibi girişimsel işlemler anne adayına önerilir. Aynı şekilde tarama testi sonucunda riskin düşük gelmesi örneğin 1/1000 olasılık bebeğin tamamen hasta olmadığını garanti etmez, sadece risk çok düşük olduğu için daha riskli olan ileri tetkiklere gerek olmadığını gösterir. Günümüzdeki yaklaşım Tarama Testlerinin bütün gebe kadınlara anlatılması ve isteyen herkese yapılmasıdır. DOWN SENDROMU Kromozomlar bir canlının tüm işlev ve özelliklerini belirleyen genetik bilginin kaydedildiği en küçük yapı birimleridir. İnsanda kromozom sayısı 46'dır. Genetik bir hastalık olan Down Sendromunda 21'ci kromozomdan 1 tane fazla vardır, yani 47 kromozoma sahiptir. Down Sendromu hayatla bağdaşan ve canlı doğumlarda en sık rastlanan kromozom bozukluğudur. Anne yaşı artması bu sendromun ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Canlı doğumlar içinde görülme sıklığı 20'li yaşlarda 1/1500 iken 45 yaşında 1/30 kadardır. Down Sendromu olan çocuklarda değişik derecede zeka geriliği, kalp hastalıkları ve ciddi sağlık problemleri vardır. Down sendromu taramasında değişik testler kullanılır ikili test, üçlü test, ense kalınlığı gibi. İKİLİ TEST Bebekteki belirli kromozom bozuklukları açısından risk belirleyen bir tarama testidir. Asıl kullanım amacı Down sendromu tarama testidir. Down Sendromu Mongolism ve Trizomi 18 Sendromu için bir sonuç verir. Riskin yüksek çıkması bebeğin hasta olduğu anlamına gelmez, ileri incelemelerin yapılmasını gerektirir. Gebeliğin haftaları arasında yapılan bir incelemedir. Anne kanından iki hormon PAPP-A ve serbest hCG ölçülür ve bir risk hesaplaması yapılır. Üçlü teste göre avantajı daha erken yapılmasıdır. Test sonucuna göre gerekirse ileri tetkikler daha erken uygulanır. Down sendromlu bebeğin daha erken gebelik haftalarında teşhis edilmesine olanak sağlar. Sadece ikili test sonucuna göre riskli olanlarda ileri inceleme yapılırsa Down Sendromu olan bebeklerin %70'ı tespit edilir. Ayrıca ikili test ile birlikte, ultrasonografi ile bakılan ense kalınlığı ölçümü bakınız Ense Kalınlığı sonuçları birleştirilirse bu oran %85-90'lara ulaşır. Buna İlk üç ay ilk trimester tarama testi veya 11-13 hafta testi adı verilir. Down Sendromlu bebeklerin tespit edilebilmesi açısından İlk üç ay tarama testi ense kalınlığı ölçümüyle birlikte, ikinci üç ay ikinci trimester da yapılan üçlü tarama testine göre daha başarılıdır. İlk üç ay tarama testinin en önemli sakıncası ise nöral tüp kusurlarını saptayamamasıdır. ÜÇLÜ TEST Bebekteki sinir sistemi gelişim kusurları Nöral tüp kusurları ve kromozom bozuklukları Down Sendromu Mongolism ve Trizomi 18 Sendromu gibi açısından risk belirleyen bir tarama testidir. Riskin yüksek çıkması bebeğin hasta olduğu anlamına gelmez, ileri incelemelerin yapılmasını gerektirir. Gebeliğin haftaları arasında yapılan bir kan testidir. 16 ile 18 haftaları arasında en doğru sonuçları verir. Anneden alınan kanda üç hormon AFP, hCG, Estriol ölçülür ve bir risk hesaplaması yapılır. Test yapılırken Gebelik haftası, annenin yaşı, vücut ağırlığı, ırk, şeker hastalığı olup olmadığı ve sigara kullanıp kullanmadığı bilinmelidir. Gebelik yaşının doğru bildirilmiş olması çok önemlidir. Tüm bu bilgiler ile anne kanından bakılan üç hormon değeri bir bilgisayar programına girilerek, yukarda bahsedilen hastalıklar için risk hesap edilir. Sonuçlar hem sadece yaş açısından, hem de bu hormonlar ile birlikte hesap edilen risk olarak ayrı ayrı belirlenir. Risk artmış ise örnek Down sendromlu bebek doğurma riski 1/200 çıkmışsa anne karnındaki bebeğin gerçekten Down Sendromu olup olmadığını ortaya koymak gerekir. Bu amaçla ileri tetkik bakınız Amniosentez önerilir. Üçlü test her anne adayına 16 ile 18 haftalarında uygulanması önerilen bir testtir. Testin bir tarama testi olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle bu teste ilaveten 20 ile 22. gebelik haftalarında ayrıntılı ultrasonografik inceleme ile diğer problemler aranmalıdır. 3'lü test bazı doğumsal anormalliklerin riskinin saptanmasında yardımcı olabilir. Bu anormallikler Down Sendromu, nöral tüp kusurları ve bazı nadir görülen kalıtımsal-genetik sorunlardır. Üçlü test sonucuna göre ileri inceleme yapılırsa Down Sendromu olan bebeklerin % 60-70'i saptanır. Daha yüksek oranda Down sendromunun yakalanabilmesi amacıyla son zamanlarda bu testin gelişmişleri yapılmıştır Dörtlü test ismiyle bilinir. Üçlü testin nispeten gebeliğin geç dönemde yapılması, sonuçlarının geç çıkması ve hastalıklı bebek sonucu çıkması durumunda, gebelik sonlandırılması işleminin 20-22 hafta gibi geç bir döneme denk gelmesi hastalar açısından önemli bir sakınca oluşturmaktadır. Günümüzde aynı gebede hem ikili test hem de üçlü testin istenmesi gereksiz kabul edilmektedir. Ense kalınlığı ile birlikte değerlendirilen ikili test birinci üç ay testi daha başarılı ve daha az yanılma payı olduğu için, hem de daha erken dönemde yapıldığı için tercih edilir. İkili test zamanını kaçıran gebede ise Üçlü test yapılmalıdır. ANNE KANINDA ALFA FETOPROTEİN ÖLÇÜMÜ AFP Bebekte bazı sinir sistemi gelişim kusurları Nöral tüp kusurları veya karın duvarına ait kusurlar varsa anne kanında bakılan bir madde alfa fetoprotein=AFP miktarı artmış olarak bulunur. Nöral tüp kusurlarına örnek omurganın tam kapanmaması spina bifida verilebilir. Ultrasonografi cihazlarının olmadığı dönemde bu kusurların yakalanması için kullanılan bir tarama testidir. Günümüzde tek başına bu amaçla istenmez. Artık bu nöral tüp kusurları ultrasonografi cihazlarının görüntü kalitesinin iyileşmesi sebebi ile daha kolay tanınmaktadır. Üçlü test içinde bakılan bir hormon olduğu için de tek başına istenmesi azalmıştır. İkili test bakılmış ise haftasında sadece AFP bakılabilir. Yüksek bulunursa ayrıntılı ileri düzey ultrasonografi yapılması gerekir. Ancak yüksek bulunmasa da, bu haftalarda ayrıntılı ultrason zaten önerileceği için bakılmasının sağladığı bir katkı olmaz. ENSE KALINLIĞI ense saydamlığı ÖLÇÜMÜ Gebeliğin 11-13. haftaları arasında ultrasonografi ile bebeğin ense kalınlığının ense saydamlığı ölçülmesidir. Belirli değerlerden fazla kalın bulunursa bebekte bazı kromozom bozuklukları Down Sendromu mongol bebek gibi ve organ kusurları ihtimali artar. Bu tarama testi sonuçları ile yapılan ileri incelemelerde kromozom sayısal kusurlarının %75'i tespit edilmektedir. Gebe takibinde amaç, hastalıklı bebeklerin mümkün olduğunca erken dönemde tespit edilmesidir. Bebekte bir sorun bulunursa daha erken dönemde müdahale yapılabilir, gebeliği sonlandırmak için daha basit ve güvenli yöntemler kullanılabilir. Günümüzdeki yaklaşım bütün gebelere bu incelemenin anlatılması ve isteyene yapılmasıdır. Çoğul gebeliklerde diğer Down Sendromu tarama testleri kullanılamaz. Bu nedenle sadece her bebek için ayrı ayrı ense kalınlığı ölçülüp hesaplanan risk göz önüne alınır. Bebekteki ense kalınlığı testi ve burun kemiği kontrolu ile anne adayından alınan kanda yapılan ikili test beta-HCG ve PAPP-A ölçümü sonucu birlikte özel bir bilgisayar programı ile değerlendirildiğinde ilk üç ay testi Down Sendromu olan bebeklerin %85-90'ı tahmin edilebilir. İlk üç ay testi Down Sendromu riskini belirlemek amacı ile kullanılan tarama testleri içerisinde en hassas olanıdır. Normalde bebeğin ense kalınlığı gebelik haftasının ilerlemesi ile artar. Günümüzde 11-13. gebelik haftaları arasındaki ense kalınlığı hassas ultrason cihazları ile ölçülür. Bulunan değer özel bilgisayar programı yardımıyla o gebelik haftası değerleri ile karşılaştırılır. Sonuçta bebekte Down sendromu olabilme riski bulunur. Ense kalınlığı standartların üstünde artıkça hastalıklı çocuk olma şansıda artmaktadır. Neden kromozom bozuklukları trizomi 21=Down sendromu, trizomi 18, Turner sendromu, bebekte kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, iskelet sistemiyle ilişkili hastalıklar, bebekteki enfeksiyonlar ve diğer hastalıklar olabilir. İnceleme ultrason ile yapıldığından, ense kalınlığı dışında, bazı büyük yapısal gelişim bozuklukları da beyin gelişimi, kol bacak gelişimi gibi daha erken dönmede tespit edilebilir. Sonuç olarak bu incelemeye tabi tutulan anne adaylarında risk yüksek bulunduğunda amniosentez veya koryonik villus biyopsisi gibi girişimsel yöntemler ve ileri ultrason incelemeleri önerilir. DOĞUM ÖNCESİ TARAMADA GİRİŞİMSEL İŞLEMLER Tıpta deriden veya vücudun dışa açılan doğal giriş yerlerinden bir alet veya iğne ile girilerek yapılan tıbbi işlemlere girişimsel işlem denir. Bu işlemler yaralanma gibi bazı riskler içerir. Girişimsel işlemler belirli riskleri nedeni ile her gebeye önerilmez. Diğer tarama testlerinde bulunan risk sonucunda hekim tarafından gerekli görülürse size yaptırmanız önerilecektir. Aile ile hekim birlikte karar verir, ama son karar ailenindir. Aile önerilen işlemini kabul ederse işlem sonucunda oluşabilecek riskleri de komplikasyon=önlenemeyen kötü sonuçlar kabullenmiş demektir. Bu amaçla gebe ve eşi aydınlatılmış onamı okuyarak imzalamalıdır. Girişimsel işlemlerde işlem nedeni ile bebek kaybı riski varken; kabul etmeyen ailede ise hastalıklı çocuk doğurma riski vardır. Anne ve bebek için risk içermeyen kesin tanı koyduracak başka yöntemler olmadığı için, bebekteki bazı hastalıkların tespiti amacıyla bu girişimsel işlemlerin yapılması gerekmektedir. Gelecekteki yeni tıbbi gelişmeler bu yöntemlere olan gereksinimi de azalacaktır AMNİOSENTEZ Bebekler anne karnında uterus rahim içinde, bir su kesesi içinde büyür ve gelişir. Anne karnındaki bebeğin fetusun içinde bulunduğu bu sıvıya amnios sıvısı, bu sıvıdan örnek alma işlemine ise Amniosentez denir. Bu sıvı incelenerek bebeğin sağlığı hakkında bazı bilgiler elde edilir. Belirli hastalıkların saptanmasında kullanılır. Amniosentez halk arasında Anne karnından su alınması' olarak adlandırılabilir. Anne adayının karın cildinden girilen bir iğneyle bebeğin içinde bulunduğu amnios sıvısına ulaşılır ve bir miktar sıvı alınır. Ancak bu işlem yaklaşık 200-300 gebeden birinde düşük ile sonuçlanır. Bu nedenle her gebeye önerilmez, hastalık ihtimali göz önüne alınarak aile ile birlikte karar alınır. Amniosentez hekiminiz tarafından neden yapılır Amniosentez daha çok bebekteki bazı hastalık ve bozuklukların tanısı amacıyla yapılır. -İleri Anne yaşı 35 yaş ve üstü bütün gebeliklerde hastalıklı çocuk sahibi olma şansı artmakta ve amniosentez yapılması neticesinde oluşabilecek bebek kaybı riskini aşmaktadır. Bu nedenle amniosentez işleminin yapılması önerilirdi. Günümüzde yaş sınırı yerine tarama testleri ve ultrason sonuçlarına göre risk artışı varsa yapılması yaklaşımı ağırlık kazanmaktadır. -Daha önce kromozom bozukluğu özürlü olan bir çocuk doğurma öyküsü veya önceki düşükte bunun tespiti Belli oranda tekrarlama olasılığı nedeni ile yapılması önerilir. - Gebe kadın veya eşinde veya yakın akrabada amniosentez ile tanısı konabilen kalıtsal hastalık, kromozom bozukluğu bulunması Bebeğe geçmiş olma olasılığı nedeni ile yapılması önerilir. -11-13. haftada yapılan ikili test olarak adlandırılan erken tarama testi neticesinde bir risk artışı tespit edilmiş, ama bir sebeple koryonik villus biyopsisi yapılamamışsa, amniosentez önerilir. -Üçlü test olarak adlandırılan tarama testi neticesinde ortaya çıkan risk amniosentez işleminin kendi taşıdığı riskten fazla ise. Örnek, bir gebe 16. Haftada üçlü test yaptırdı ve sonuç, Down sendromu için hesaplanan risk 1/200 olarak bildirildi. Bunun anlamı o gebenin taşıdığı bebek 200 de bir ihtimalle Down sendromu olabilir demektir. Eğer aile amniosentezi kabul ederse amniosentez kesin olarak bu riskin olup olmadığını gösterir. Ancak unutulmaması gereken, bu seferde aile 200 de bir ihtimalle bebeğin düşük ile kaybedilebileceği bir tıbbi işlemi kabul etmiş olacağıdır. İşte burada karar ve sorumluluk ailenindir. Doktorunuz size bu riskler hakkında bilgilendirir ve kararı size bırakır. -Ultrason tetkikleri sırasında bebekte bir sorun tespit edilirse ve gerekli görülür ise yaptırmanız önerilir. -Bazı metabolik kalıtsal hastalıkların tespitinde Daha ileri aylarda da amniosentez işlemi aşağıdaki bazı özel durumlarda da önerilebilir -Kan grubu Rh uyuşmazlığında bebeğin etkileme derecesini anlamak için -Bebeğin içinde bulunduğu sıvıda iltihap olup olmadığını anlamak için -Bebeğin akciğerlerinin dış ortamda yaşamaya uygun olacak düzeyde geliştiğini belirlemek için Amniosentez ne zaman ve nasıl yapılırAmniosentez genel olarak 15-20. Haftalar arasında en uygun 16-18. Haftalarda uygulanır. Daha erken dönemde yapılan erken amniosentez riskleri nedeni ile çok önerilmez. İleri gebelik aylarında ise başka tıbbi nedenler ile uygulanabilir. Ancak kromozom bozukluklarını tespit açısından 20. gebelik haftasından sonra çok yararlı değildir. Amniosentez kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından yapılan anne için ağrısız kabul edilebilecek bir işlemdir. Ultrason bakısı altında, anne karnına bir iğne batırılarak fetusun içinde bulunduğu amnios sıvısından enjektör ile bir miktar yaklaşık 15-20 ml sıvı alınır. İşlem kısa sürer. Sonra tekrar ultrason ile bebeğin durumu ve kalp atışları kontrol edilerek uygulama bitirilir. Gebe bir müddet dinlendirilir ve genellikle aynı gün evine gönderilir. Bazen doktorunuz dinlenmeniz için daha uzun kalmanızı isteyebilir. Alınan sıvı genellikle iki ayrı tüp veya enjektörde laboratuara sağlık kuruluşu veya hasta yakını olanakları ile ulaştırılır. Genetik amaçlı bakılan amniosentez sonuçları 3-4 haftada laboratuar tarafından rapor edilir. Belirli hastalıklar açısından daha hızlı birkaç gün içerisinde sonuç veren laboratuar teknikleri de vardır. Amniosentez yapılan gebede Kan grubu Rh uyuşmazlığı varsa işlem sonrasında kan uyuşmazlığını önleme iğnesi Anti Rh D immun globulin vurulmalıdır. Hekiminiz tarafından yazılacaktır. Amniosentez işleminden doğan riskler -Gebelik kaybı Düşük Çok az olmakla beraber 1/200-300 civarındadır. Kaybedilen bebek hastalıklı bir bebek olması yanında tamamen sağlıklı bir bebek de olabilir. -Enfeksiyon çok nadirdir, genellikle ilk 3-5 günde bulgu verir. Ateş, üşüme titreme, ağrı, şiddetli kramp gibi şikâyetler olur. En erken sürede hekiminize başvurmanız gerekir. -Gebede hazneden kanama veya sıvı sızması Oldukça nadir gelişir, ancak gebenin hemen hekime başvurmasını gerektiren durumdur. -Gebede kramp Amniosentez esnasında veya sonrasındaki kısa süre içerisinde görülebilir. Tek başına başka ilave şikâyet olmadan görülmesi çok anlamlı değildir, ancak aydınlatılması açısından hekiminiz ile irtibat kurmanız önerilir. -Fetus da yaralanma risk çok azdır, ancak vardır. Amniosentez sonucu nasıl değerlendirilir? Amniosentez ile tespit edilebilen hastalıklar açısından bir sonuç verir. Bebek sağlıklı olabilir veya şüphe edilen hastalık tanısı kesinleşir. Çok nadiren test sonucunda karar vermeyi engelleyecek sorunlar olabilir. Alınan sıvıdaki hücreler laboratuar ortamında gelişmez, bu durumda sonuç da değerlendirilemez. Başka tetkikler gerekebilir. Amniosentez ile her çeşit hastalığın tanısı konamaz. Kromozom bozuklukları ve bazı hastalıklar açısından bilgi verir. Sonucun normal olarak bildirilmesi, bebeğin her açıdan sağlıklı olduğunu göstermese de, sık karşılaşılan belirli hastalıklar açısından sağlıklı olduğunu gösterir. Bu nedenle laboratuar sonuçları altında bazı hastalıkların tespit edilemeyeceği yapısal bozukluklar gibi ve sonucun bu açıdan bebeğin sağlıklı olduğunu gösteremeyeceğini belirtir bir ifade bulunur. KORDOSENTEZ Bebek, anne karnında rahim içinde bulunan plasenta halk arasında eş olarak adlandırılır aracılığıyla anne kanından besinlerini alır. Bebek ile plasenta arasındaki irtibat göbek kordonu adı verilen damarlar ile olur. Göbek kordonunda bebek kanı bulunur. Kordosentez, anne karın duvarından girilerek göbek kordonundan bebeğe ait kanın alınmasıdır. Alınan kan laboratuara gönderilerek bebeğin sağlığı ile ilgili çeşitli tetkikler yapılır. Kordosentez hekiminiz tarafından neden yapılır Kordosentez de amniosentez gibi bebekteki bazı hastalık ve bozuklukların tanısı amacıyla yapılır. Genellikle 20. gebelik haftasından sonra yapılabilir. En önemli avantajı ileri gebelik haftalarında birkaç gün gibi kısa bir sürede tanı konmasına imkân vermesidir. Amniosentez yapılmasını gerektiren benzer sebepler ile yapılır. -Genetik araştırma Bebeğin kromozom yapısının karyotip belirlenmesi amacıyla. Ailenin geç başvurması, daha önce uygulanan doğum öncesi tanı yöntemlerinin başarısız olması veya şüpheli sonuç elde edilmesi yapılma sebepleridir. -Bazı kalıtsal kan ve metabolik hastalıkların tespiti için. - Eğer ultrason tetkikleri sırasında bir sorun tespit edilirse ve gerekli görülür ise yaptırmanız önerilir. -Bazı enfeksiyonların araştırılması için. -Kan grubu Rh uyuşmazlığında bebeğin etkileme derecesini anlamak ve gerekirse tedavisi bebeğe kan verme işlemi için. -Gelişme geriliği olan bebeklerin sağlık durumunun değerlendirilmesi için. Kordosentez ne zaman ve nasıl yapılır Genellikle 20. gebelik haftasından sonra yapılabilir. Amniosentez işlemindekine benzer şekilde yapılır, farkı amnios sıvısı yerine doğrudan bebek kanının alınmasıdır. Kordosentezde ultrason kontrolü altında özel bir iğne ile anne karın duvarından girilerek göbek kordonundan bebeğe ait bir miktar kan alınır ve laboratuara gönderilerek bebeğin sağlığı ile ilgili çeşitli tetkikler yapılır. İşlem sonrası tekrar ultrason ile bebeğin durumu ve kalp atışları kontrol edilir. Gebe bir müddet dinlendirilir ve genellikle aynı gün evine gönderilir. Bazen doktorunuz dinlenmeniz için daha uzun kalmanızı isteyebilir. İşlem sonrası 1-2 gün dinlenme önerilir. Kordosentez yapılan gebede Kan grubu Rh uyuşmazlığı varsa işlem sonrasında kan uyuşmazlığını önleme iğnesi Anti Rh D immun globulin yaptırılmalıdır. Hekiminiz tarafından yazılacaktır. Sonuçların alınması genetik araştırma için yaklaşık bir hafta içinde, eğer başka bir nedenle ise nedenine göre değişmektedir. Sonuçlarınız ile hekiminize gecikmeden başvurmanız gerekir. Kordosentez işleminden doğan riskler Diğer doğum öncesi tanı yöntemlerine göre kordosentez bebek için daha ciddi riskleri içerir. Bu yüzden sadece bu konuda deneyimli merkezlerde yapılır. -Bebek Göbek kordonunda zedelenme, kalp atımlarında yavaşlama, erken doğum, bebek ölümü görülebilir. Genel olarak komplikasyonlara önlenemeyen kötü sonuç bağlı bebeğin kaybı %1 civarındadır. -Anne açısından risk hazneden kanama veya sıvı sızması olabilir. Bir diğer risk enfeksiyondur. Bu ihtimaller çok azdır. Ancak yinede sıvı sızması veya ateş, üşüme titreme, ağrı, şiddetli kramp gibi şikâyetler olursa en erken sürede hekiminize başvurmanız gerekir. KORYONİK VİLLUS BİYOPSİSİ Bebek, anne karnında uterus rahim içinde bulunan plasenta eş adlı organ vasıtasıyla anne kanından besinlerini alır. Genetik tanı yapmak amacıyla bebeğin plasentasından bir miktar doku alınması işlemine Koryonik villus biyopsisi KVB veya İngilizce kısaltması CVS denir. Genellikle karından rahim içine girilerek yapılır. Çok nadiren de vajinal yoldan uygulanabilir. En önemli avantajı gebeliğin erken haftalarında uygulanması nedeniyle gebelik fazla ilerlemeden tanı konmasına imkân vermesidir. Bebekte bir sorun bulunursa daha erken dönemde müdahale yapılabilir, gebeliği sonlandırmak için daha basit ve güvenli yöntemler kullanılabilir. Sakıncası ise amniyosenteze göre düşük riskinin, kanama ve kramp gibi komplikasyonların önlenemeyen kötü sonuçlar görülme oranının biraz daha yüksek olmasıdır. Koryonik villus biyopsisi hekiminiz tarafından neden yapılır Doğum öncesi tanı yöntemidir. Birtakım doğumsal hastalıkların anne karnındayken fark edilmesine olanak sağlar. Yapılma amaçları genellikle amniyosentezle aynıdır. - İleri Anne yaşı Bu gebeliklerde hastalıklı çocuk sahibi olma şansı artmaktadır. Daha geniş açıklama için Amniosentez kısmına bakınız -Daha önce kromozom bozukluğu özürlü olan bir çocuk doğurma öyküsü veya önceki düşükte bunun tespiti için. Belli oranda tekrarlama olasılığı nedeni ile yapılması önerilir. -Gebe kadın veya eşinde veya yakın akrabada kalıtsal hastalık, kromozom bozukluğu bulunması için. Bebeğe geçmiş olma olasılığı nedeni ile yapılması önerilir. -11-14. haftada yapılan ikili test olarak adlandırılan erken tarama testi neticesinde gereklilik görülüyorsa. -Ultrason tetkikleri sırasında bebekte bir sorun tespit edilirse ve gerekli görülür ise yaptırmanız önerilir. Koryonik villus biyopsisi ne zaman ve nasıl yapılır Koryonik villus biyopsisi en uygun olarak gebeliğin 11 - 13. haftaları arasında yapılır. Ultrason kontrolü altında özel bir iğne ile anne karın duvarından veya uygun bir plastik borucuk ile vajenden hazne girilerek uterus rahim içerisindeki plasentanın villus denilen kısımlardan çok az miktarda doku parçası alınır. Alınan parça laboratuara gönderilerek bebeğin sağlığı ile ilgili çeşitli tetkikler yapılır. Bu işlem genellikle ağrısızdır. İşlem sonrası tekrar ultrason ile bebeğin durumu ve kalp atışları kontrol edilir. Gebe bir müddet dinlendirilir ve genellikle aynı gün evine gönderilir. Bazen doktorunuz dinlenmeniz için daha uzun kalmanızı isteyebilir. İşlem sonrası 1-2 gün dinlenme önerilir. Gebede Kan grubu Rh uyuşmazlığı varsa işlem sonrasında kan uyuşmazlığını önleme iğnesi Anti Rh D immun globulin yaptırılmalıdır. Hekiminiz tarafından yazılacaktır. Amniosenteze göre gebeliğin daha erken haftalarında yapılan bu tanı işleminin sonuçları da daha erken belli olur. Koryonik villus biyopsisi sonuçları; bazı kromozomal bozuklukların ve özellik arz eden genetik problemlerin ortaya çıkarılmasında çok büyük oranda güvenilirliğe sahiptir. Bununla beraber bazen sonuçlar yetersiz veya belirsiz olabilir. Bu durumlarda bebeğinin durumunun anlaşılması için amniosentez yapılması gerekebilir. Koryonik villus biyopsisi işleminden doğan riskler Bu konuda deneyimli merkezlerde yapılır. - Gebelik kaybı Düşük Amniosenteze oranla biraz daha fazladır. Deneyimli ellerde 1 /100 oranında düşük riski mevcuttur. - 11. gebelik haftasından önce Koryonik villus biyopsisi yapılan gebeliklerin bazılarında, bebeklerinin el ve ayak parmaklarını kaybettikleri bildirilmiştir. Bu nedenle bu işlem 11. haftadan sonra uygulanmalıdır. - Anne açısından en önemli tehlike enfeksiyondur. Vajinal yolla gerçekleştirilen Koryonik villus biyopsisinde, karın bölgesinden girilerek yapılana göre iltihap daha sık görülür. Ateş, üşüme titreme, ağrı gibi şikâyetlerde en erken sürede hekiminize başvurmanız gerekir. - Leke tarzı kanamalar sık görülen bir diğer problemdir. Her üç gebeden birinde de hafif kanamalar görülür. Bu kanamalar bir kaç gün içinde durur. İstirahat yapılmalıdır, azalmazsa hekiminize başvurmanız gerekir. - Kramp Her beş gebeden birinde kramplar oluşur. İstirahat önerilir. Azalmazsa hekiminize başvurmanız gerekir. Hazırlayan ÖZEREN
Normal koşullarda bebeklerin çoğu 38-41 hafta arasında dünyaya geliyor. Çünkü bu haftalarda, bebeğin sağlığı ve gelişimini tamamlaması için gereken şartlar, tamamlamış oluyor. ABD Kadın Doğum Uzmanları Derneği mümkünse bebeklerin anne karnında 39 haftaya kadar tutulmasını öneriyor. Çünkü bebeklerin akciğerleri 39’uncu haftada tam anlamıyla geliştiğinden doğuma hazır oluyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Riskli Gebelikler Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Bildirici, anne karnında bebek kaç hafta kalmalı sorusuna bebeğin akciğer gelişimini tamamlayıp tamamlamadığını test ederek yanıt verebildiklerini belirtiyor. Doç. Dr. Bildirici 34’ncü haftadan sonra özellikle anneye ya da anne karnındaki bebeğe ait çeşitli risk faktörleri varlığında “Bebek içerde mi, dışarıda mı daha güvenli sorusunun yanıtını vermemiz gerektiğinde ultrasonografi eşliğinde anneden amniyosentezle sıvı alıp bebeğin akciğerlerinin gelişip gelişmediğini test edebiliyoruz” bilgisini veriyor. 34 Haftadan Sonra da Gerektiğinde İlaç Verip Akciğerleri Geliştiriyoruz Gebeliğin devamının riskli olabileceği durumlarda eğer bebeğin akciğerleri gelişmişse, doğurtma yönünde karar verdiklerini vurgulayan Doç. Dr. İbrahim Bildirici, akciğerlerin gelişmemiş olması halinde ise bebeği anne karnında daha fazla tutmak yönünde karar aldıklarını söylüyor. ABD’de Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde uzun yıllar çalışan ve o dönemde kendisinin dizayn ettiği ve beş yıl süren bir bilimsel araştırma yaptıklarını anlatan Doç. Bildirici şu sonucu aldıklarını anlatıyor “Bu çalışmamızda 34. gebelik haftasından sonra anneden sıvı alıp da fetusun akciğer gelişimini yetersiz bulduğumuz anneleri onamlarını alarak iki gruba ayırdık Birinci gruptaki bebeklerin akciğerlerinin gelişmesi için annelere steroid ilacını verdik, diğer gruba ilaç vermedik. Bir hafta sonra yeniden amniyosentez yaptık. Sonunda steroid verilen annelerin bebeklerinin akciğer gelişiminin çok daha hızlı olduğunu gördük. 24-34 hafta arasındaki gebeliklerde yani 5,5 ile 8 ay arasında erken doğum riski olanlarda steroid uygulaması standart olarak yapılıyor ve bu uygulamanın bebeklerin ölüm riskini azalttığını biliyorduk. Bizim çalışmamız ise, steroid vermenin 34 haftadan sonra da etkili olabileceğini gösteren dünyadaki ilk ciddi bilimsel çalışmaydı. Bu çalışmamız 2010 yılında prestijli American Journal of Obstetrics and Gynecology’ de yayınlandı. ABD’de bizim açtığımız bu kulvarda şu anda başka çalışmalar da yürütülüyor. “ Planlı Sezaryen, Özel Tarihlerde Yapılan Doğum Riskli 34. hafta sonrası anne karnındaki bebeğin akciğerlerinin gelişimini tespite yönelik amniyosentezin tecrübeli ellerde yapılmasının uygun olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İbrahim Bildirici, şu noktaların altını önemle çiziyor Tıbbi gerekçe olsun olmasın pek çok durumda planlı sezaryen yapılıyor. Bu tür durumlarda bebeğin anne karnında 39 haftayı tamamlamasını sağlamak gerekiyor. ABD Kadın Doğum Derneği de 39 haftayı tamamlamayı öneriyor. Planlı bir doğumu 39 hafta öncesinde güvenle gerçekleştirebilmek için amniyosentez ile akciğerlerin yeterince gelişmiş olduğunun ortaya konması gerekiyor. Ancak sıvının azaldığı, bebeğin sıkıntıya girdiği durumlarda, elbette 39’uncu haftayı beklemezsiniz, müdahale edersiniz ama, herhangi bir sorun yokken yapılacak planlı bir sezaryende 39 haftayı tamamlamak gerekiyor. Aksi takdirde erken alınan bu bebeklerde sorunlar çıkabiliyor. Bu sorunlardan da en sık görüleni yenidoğan bebeklerde geçici olarak hızlı solunuma yol açan yaş akciğer’ ya da yenidoğanın geçici takipnesi denilen durumdur. Bu durumda bebeğin 72 saat hastanede yatması gerekiyor, solunum desteğine ihtiyaç olabiliyor, enfeksiyon riski ortaya çıkabiliyor, bazense respiratuar distres sendromu RDS’ denilen daha ciddi solunum sıkıntıları ortaya çıkabiliyor ve hayati risk gelişebiliyor. Bu bebeklerin yoğun bakım ünitelerinde özel tıbbi bakım gerektirmesi mali açıdan da sıkıntıya neden olabiliyor. Günümüzde yenidoğan bakımı gelişti ama yine de niye risk alınmalı? Planlı bir sezaryen yapılacaksa 39’uncu haftayı tamamlamak bu açıdan önem taşıyor. Ülkemizde yılda bir milyon 250 bin anne adayı doğum yapıyor. Bu anne adaylarından bazıları son adetlerini güvenilir şekilde bilmiyor ya da günlendirilmeleri yanlış yapılmış olabiliyor. Bu grupta da doğal doğum eylemi beklenmeden yapılan sezaryenler erken doğuma yol açıyor. İşte günlendirme ile ilgili şüphe olan olgularda da bizler amniyosentez ile anne karnındaki bebeklerin akciğer gelişimlerini değerlendirebiliyoruz. Riskli gebeler mutlaka sezaryenle doğurtulacak diye bir kural yok. Pek çoğu hem de kendileri için daha güvenli olacak şekilde normal yolla da doğurabilir. Hangi gebeler normal doğurmalı, kimlere sezaryen yapılmalı? Aslında bu karar hastanın durumuna özeldir. Hastanın durumu değerlendirilerek karar verilir. Ama öncelikle tercih edilmesi gereken doğum, normal doğumdur.
ABD'de anne karnındaki 12 haftalık bebeğin babasını belirleyebilecek test, kürtajın artmasına neden olacağı için çok tartışılıyorKaynak SABAH - Didem SEYMEN - Birke 1309 ABD'nin Ohio eyaletinde bulunan DNA Teşhis Merkezi'deki DNA Diagnostics Center bilim insanları, hamile kadınların kanı üzerinden babalığı kanıtlayan bir test geliştirdi. Fetustan hücre alınarak babalığın kanıtlanabildiği testte kullanılan teknoloji, California'daki Gene Security Network adındaki firma tarafından geliştirildi. Hamile kadınların kanı üzerinde babalık testi yapmak şimdiye kadar mümkün olmuyordu. Çünkü alınan DNA'nın hangisinin kadına, hangisinin çocuğa ait olduğu saptanamıyordu. Ancak bu testte genetik yapığındaki tek nükleotit polimorfizmiler ortaya çıkartılıyor ve kan hücreleri net plazmadan ayırtılıyor. Kan plazmasında bulunan DNA'dan annenin DNA'sı çıkartılarak çocuğun DNA'sı bulunuyor ve babanın DNA'sıyla karşılaştırabiliyor. DNA Teşhis Merkezi'nin baş bilim uzmanı "Eğer hamileliğin 12 haftasından sonra yapılırsa bu test çok güvenilirdir." diyor. akaların sadece yüzde 1'inde testin sonucunda kesin bir cevap verilemiyor. Ancak bütün dünyada bilim insanları, bu testi etik açıdan eleştiriyor. Bebeklerin aldırılma tehlikesi nedeniyle, testin yaptırılmaması konusundaki görüşler ağır basıyor. Dr. Remin Akçay Tan Universal Alman Hastanesi Hekimi Ülkemizde bu konuda yasal sınırlamalar var Eğer anne kanından da bebeğe ait uygun özellikte DNA elde edebiliyorsanız, bunu babalık tayini için kullanabilirsiniz. Bazı teknik nedenlerden ötürü yüzde 1 yanılma payı olduğunu belirtmek gerekir. ABD'de internet üzerinden yapılabilmekte olan babalık tayinine bu test de eklenmiş durumda. Ülkemizde ise bazı yasal sınırlamalar mevcut. Tabii ki yaşanabilecek etik sorunları da göz ardı etmemek gerekir. Dr. Nesrin Erçelen Amerikan Hastanesi Genetik Bölümü İki yıl içinde kullanabileceğiz Dünyada daha onaylanmış halde değiller. Araştırmalar başarılı olunca rutin uygulamaya alınıyorlar. Bizde de şu anda yok. Bir iki yıl içinde kullanıma uygun hale gelmesini bekliyoruz. Eskiden yapılan araştırmalarda başarılı sonuçlar alınamıyordu. Bebek hücreleri izole edilip çoğaltılamıyordu. Güvenilirliğinin onaylanması lazım... Bu şekilde başka genetik hastalıklara bakılabileceği gibi teknik olarak babalık testi de yapılabilecek. Ancak gebelik döneminde tüm bu testlerin yapılabilmesi için etik ve yasal onaylar ayrıca gerekiyor.
Türk bilim insanlarınca, anne karnındaki bebekte anomalinin ve hastalıkların tespit edilebilmesine yönelik yapay zeka programı geliştirildi. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Aydın, 15 kişilik bir ekip tarafından geliştirdikleri sisteme ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Teknolojinin sağladığı destekle anne karnında tanı alınabilen hastalık sayısının günden güne arttığını ifade eden Aydın, bunların tekil organlara yönelik ya da birden fazla yapıyı etkileyen veya genetik yapı ile ilgili rahatsızlıklar da olabildiğini aktardı. Doç. Dr. Aydın, anne karnında bebekteki anomali ya da hastalıkların ilk tanısının gebelik rutin takibinde ultrasonografi ve Manyetik Rezonans İnceleme MR ile konulduğunu söyledi. Değerlendirmeler sonrasında müdahale kararının alındığı bilgisini veren Aydın, bazı durumlarda gebeliği sonlandırmak tek seçenekken kimi durumlarda anne karnında açık ve kapalı cerrahi yöntemlerle müdahalede bulunulabildiğini fetal cerrahi ile anne karnında tanı konulan fetüsün ameliyat edilebildiğini, kimi hastalıklarda bebeklerin kalıcı sakatlıkları engellenirken, kimi hastalıklarda hayata tutunmalarının sağlandığını, doğum sonrası ameliyat ihtiyacının en aza indirildiğini anlattı. - "Dünyadaki hekimlerin tecrübesinden elde edilen bilgiler kayıtlı oluyor" Yapay zekanın özellikle tıpta başta görüntülüme teknikleri olmak üzere birçok alanda hekime yardımcı bir rol üstlenmeye başladığını belirten Aydın, göz, cilt ya da kalp hastalığına, yapay zeka destekli tanı sistemleriyle tanı konulmaya başlandığını anlattı. Kendisinin de yapay zeka çalışmalarına ilk olarak ABD'ye gittiği dönemde başladığını aktaran Aydın, şunları söyledi "Fetal Tanı ve Tedavi Merkezi'nin uzun süredir üzerinde çalıştığı bir projeye 2016'da dahil oldum ve bu alanda kendimi geliştirmek için yapay zeka alanında yüksek lisansa başladım. Bebeğin daha anne karnındayken anomali varlığının gösterilmesine yönelik yapay zeka uygulamaları üzerine çalışmalar yaptım. ABD'deyken fetal dönemdeki hastalıklarda yüzde 95'in üzerinde tanı doğruluğu sağlayan yapay zeka yöntemlerini geliştirerek ürünleştirmek için hazır hale getirdim. Bunun Türkiye'ye mal olabilmesi için ülkeme geri dönmeyi bekledim. Bu nedenle ürün aşamasına Türkiye'ye döndükten sonra başladım. Bu amaçla İstanbul Kalkınma Ajansı'nın İSTKA verdiği destekle fizibilitesi süren ve İstanbul Valiliğinin de ortak olduğu projeye imza attık." Dünya genelinde çok sayıda olguya ait klinik bilgiler ile vücutta ayrıntılı resimler oluşturmak için güçlü mıknatıslar, radyo dalgaları ve bilgisayarın kullanıldığı, tanı koymada yardımcı bir görüntüle tekniği olan MR bilgilerinin kayıtlı olduğu yapay zeka programı geliştirdiklerini anlatan Doç. Dr. Aydın şu bilgileri verdi"Sistemde bir veri tabanı yer alıyor ve girilen veriler doğrultusunda hekime önermelerde bulunuyor. Veri tabanında bir klinik ya da bir hekimin değil, dünya üzerinde birçok hekimin tecrübesinden yola çıkılarak elde edilen bilgiler kayıtlı oluyor. Bu nedenle sistemde çok büyük bir veri havuzu olduğu için tecrübe aktarımı bulunuyor. Sistem, anne karnında bebekte anomali ya da hastalıklarda yüzde 95'in üzerinde tanı doğruluğu sağlıyor. Sistem, hem hastalığı tanımlıyor hem de bu hastalığa müdahale edilecek en doğru zamanı öneriyor." Programın geliştirilmesinde akademik alanda ABD ve İspanya'dan bilim insanlarının da yer aldığını aktaran Aydın, "Aslına bakılırsa ekibimizin tamamı Türkiye'nin idealist bilim insanlarından oluşuyor. Sistem, yapay zeka mühendisleri, yazılımcılar, içerik geliştiricileri, iş analistleri, modelleme ve artırılmış gerçeklik/sanal gerçeklik uzmanlarından oluşan 15 kişilik bir ekip tarafından hazırlandı." dedi. - "Türkiye, fetal cerrahide tanı ve tedavide tercih edilen merkez olabilecek" Aydın, yapay zeka tabanlı sistemle hastalık bazında küçük değişiklikler olsa da doğumsal problemlerin anne karnında yüzde 100'e yakın oranda saptandığını ifade ederek şunları kaydetti "Bazı hastalık gruplarında mevcut sistemler ile gösterilemeyen ancak bebek öldüğünde ya da doğduktan sonra belirlenebilen, hastalığın yönetiminde önem arz eden derecelendirmeler de yapılabilir. Dünyada yapay zeka ve tıp alanında çalışan 40'ı aşkın kurum var. Bu kurumlar, erişkin hasta verisi üzerinde yoğunlaşıyor. Biz, geliştirdiğimiz sistemle fetüs üzerinde çalışıyoruz. Sisteme hastaların klinik bilgilerini ve MR verilerini giriyoruz. Sisteme uzaktan erişim olması sayesinde, bulunulan yerden her an mevcut veriler değerlendirilebilecek. Sistem aynı zamanda sağlık turizmine doğrudan katkı sağlayacak. Türkiye, fetal cerrahide tanı ve tedavide aranan, tercih edilen merkez olabilecek. Sistemle dünyanın her yerine, her kesimden insana erişmesini, hastaların tanısını netleştirmek için hastane hastane ya da şehir şehir dolaşılmasına gerek kalmadan uygulamadan faydalanabilmesini hedefliyoruz." Twitter'dan takip etmek için tıklayınız
anne karnında babalık testi yapan hastaneler