🌉 40 Katır Mı 40 Satır Mı
Ekibiylebirlikte giriştikleri bir operasyon karşısına Duygu’yu çıkarır. Sert, kuralcı ve katı biri olan Duygu, bir o kadar da başarılı bir polistir. Amirlerinin emri sonucunda Duygu ile çalışmak zorunda kalan Ali, bu ortaklığın zor günlerin habercisi olduğunun
Bizikisinin tarafından da değiliz. Mecbur muyuz ikisinden birine. İkisi de yanlış çünkü. Biz tarla ile mera ile, sera ile üretimden yanayız. Dolayısıyla 'kırk katır mı, kırk satır mı' ikisi de değil. Biz seçimlere tek gireceğiz, hiçbir ittifakta yer almayacağız ama son düzlükte duruma bakarız" diye konuştu.
KırkKatır mı Yoksa Kırk Satır mı Ali Avcu Toplumsal Kitap %25 İndirim. 20.00 TL 15.00 TL. ISBN / BARKOD: 9786058116320. Mağaza: KitapSeç: 9,5: Yayınevi / Marka: Toplumsal Kitap. Yazar: Ali
Kırkkatır mı? Kırk satır mı? Websitelerimizde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 36. Maddesi uyarınca, sadece yazıların sahibi olan köşe yazarlarının ad soyad bilgileri, yazı sahibi gazete bilgisi, yazı tarihi ve yazıların gazetelerdeki orjinal kaynak linkleri paylaşılmakta olup, yazılara tıklandığında da gazetelerin orjinal url'lerine ziyaretçilerimiz yönlendirilmektedir.
Kırksatır mı?’noktasına getirmeden çözüm üretin!” şeklinde konuştu. 4 Ağustos tarihinde yayımladığı “Sürdürülebilir Yüz Yüze Eğitim” kılavuzunu yeniden anımsatan Sendika, toplumun beklediği bu uygulamalar ve tedbirlerin hayata geçirilmesi için
Teklif Evet bloğu için yeni bir heyecan, kenetlenme, motivasyon anlamına gelirken, CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi için kırk katır mı, kırk satır mı dayatması olabilir.
meb 40 yillik kanİ’yİ yapti yanİ’ Belli bir davranış üzerine yetişen insanların, birdenbire değişmelerinin zorluğunu ifade etmek için kullanılan “KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANİ” deyimini duymayanımız yoktur.
Kırkkatır mı, kırk satır mı? Ölelim mi, aç işsiz mi kalalım? Hastaneler dolup taşsın mı, ekonomi daha da dibe mi vursun? Felaketlerden felaket beğen! Tecrit bir insanlık suçu, yalnızlık mı, hastalık mı? Seç, beğen, al! Ve derken korktuğum başıma geldi. Artık şarj tutmayan bir telefon gibiyim işte!
Aksihalde, “40 katır mı 40 satır mı?” sözünü bile gölgede bırakacak yaptırımlar var. Kaynak :Hürriyet Gazetesi - 17.02.2014 . Cevap yazmak için giriş yap yada kayıt ol. Paylaş: Facebook Twitter Reddit Pinterest Tumblr WhatsApp E-posta Payla
Bütçegörüşmeleri devam ederken Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker yeni hükümet sistemiyle birlikte bütçenin reddedilmesi durumunda Cumhurbaşkanı’nın bütçeyi yeniden değerleme oranında arttırma hakkına sahip olduğuna değinerek; “Sayenizde, geldiğimiz nokta “40 katır mı 40 satır mı?” denilen garabet bir
BritishAirways'ten çalışanlara: Kırk katır mı, kırk satır mı? ‘Ücretsiz izin’ uygulaması bir yıl daha uzatılabilecek; Diğer Başlıklar Müberra Eresin: Oda fiyatlarında büyük artış var; Titanic Grubunun yeni oteli Cullinan Belek kapılarını açtı
TUZAĞINADÜŞMEMELİDİR. Ünlü masalı bilirsiniz: Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş " Kırk katır mı istersin kırk satır mı? ". Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam " Kırk katır! " demiş. Bedeninin her bir
DZc6. “Analiz ve öngörülerimi takip edenler bilir yazılarımı kum saati çalışıyor olacaklara şaşıracaksınız der bitiririm hep.” CHP Osmangazi ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ercan Korkmaz’dan güncel felaketlere dikkat çeken bakış açısı. Korkmaz gelinen noktada en kötüsünün yaşanmadığını iddia ederek Bursalıları 1919 ruhu ile uyanmaya davet etti. Korkmaz; “Şimdilerde yüksek sesle bunları da mı görecektik diyenleri duydukça üzülerek olsa da daha bunlar ne ki diyorum. Mart 2020’de COVİD ilk çıktığında bu bir laboratuvar virüsü ve devletler için çok büyük ekonomik, sosyal, siyasi yansımaları olacak demiştim. Aradan geçen sürede tüm sonuçları gördük derseniz yanılırsınız. Bireyler için henüz en kötüsünü görmedik! Beşeri ilişkileri kısıtlanan, izole edilen, korkutulan bireyler için şimdi iklim krizleri yanında, açlık, işsizlik, sınırlı güneş, sınırlı ücret… Anlayacağınız kırk katır mı kırk satır mı? Yapay güneş de ne, komplo teorilerini bırak diyenler kafalarını kumdan çıkartıp uluslararası gelişmeleri takip etsinler. Ne yani milyarlarca yıl yaşındaki bu dünya, güneş tüm gücüyle ilelebet ayakta mı kalacak? Sanayi devrimi derken yaşlı dünyamızın, denizlerin, kutupların, ormanların, ozon tabakasının ömrünü azalttık. Bugün iklim krizleri yanında yaşanan son yangın ve sel felaketlerini kıtlık ve temel ihtiyaç maddelerine ulaşımdaki zorluklar izleyecek. 2015’ten bu yana elektro manyetik dalgalarla bireylerin davranışlarının yönlendirilmesi yanında akıllı telefonlar ve ücretsiz sosyal medya sağlayıcıları ile an ve an kayıt altına alınan hayatlar, digital faşizm, digital tanrı ve digital hayatlara merhaba diyor. Şimdilerde yapay zeka, covid, uzaktan çalışma, hükümet yardımları derken evde oturun biz size bakarız diyecekler. Nereye kadar? Bundan 10/15 yıl önce çekilen özgürlük anıtının yıkıldığı filmlere bakın nükleer felaket, iklim krizleri, salgınlar nedeniyle hastalıklı insanların yaşadığı yıkık şehirler, gettolar, sağlıklı bireylerin yaşadığı yüksek korunaklı metropollere kadar. 35/40 sene önce çocukluğumuzun çizgi filmi Taş Devri’nde uçan arabalar şimdilerde gerçek oluverdi. Öyleyse hazırlanın Uzay Yolu’ndaki ışınlanmaya! Hala bunları da mı görecektik diyen varsa daha yeni filmlere örneğim Matrix’e baksınlar. Açık hava meşguliyet terapileri altında tez elden uyanış, sert bir karşı koyuş olmazsa ki maalesef böyle bir irade henüz ortada yok, insanlık en zor sınavına hazırlanıyor. Gıda üretimi, bireysel geleneksel tarım korunmadığı, tedarik ve depolama zincirleri arttırılmadığı takdirde vay halimize. Bırakın petrol ve değerli madenleri, buğdaydan, pamuğa, kahveden, şekere kadar her temel ihtiyaç maddesinin fiyatı vadeli opsiyonlarda belirleniyor. Allah’tan su tekellerine rağmen henüz su borsası yok! Temel ihtiyaç ürünlerinde arz varsa parayı basar alırsınız lakin ya arz yoksa? Sorun salt iklim krizi, kuraklık değil! Arz eksikliği ve buna bağlı fiyat artışları büyük sorunlara gebe. Tarım ülkesi ülkemizin 20 senede geldiği nokta çok üzücü ve bir o kadar da ürkütücü. Temel ihtiyaç maddelerini bırakın samanda bile dışarıya bağlı hale geldik. Ülkenin tarım ve hayvancılık politikaları, stratejileri yerlerde. Yıllardır söylüyorum acilen felaket ve sonuçları dinsel öğelere bağlamadan müstakil iklim ve afet bakanlığı kurulmalı, tarım, orman hayvancılık bakanlığı ile birlikte bu bakanlıklar siyasetten ari profesyonellerce yönetilip MGK üyesi olmalı, MGK politikaları geliştirilmeli. 20 yıl önce belki ekonomik krizde bir ülke vardı ama ülkenin sağduyusu vardı, vicdanı vardı, barışı vardı, acılarda birleşik halkı vardı, yok paraya özelleştirilmemiş tesisleri, madenleri vardı. Şimdilerde ise araç geçiş garantili paralı yolları, köprüleri, hasta garantili hastaneleri, Tanrı bizi affetsin demek suretiyle hesap vermeyen ve sorulamayan siyasetçileri, vicdanını kaybetmiş, acılarda birleşemeyen adaletten uzak bir parti devleti ve halkı var. O zaman bir daha soralım kırk katır mı kırk satır mı? Ya da son bir kez daha 1919 ruhuyla uyanış mı? Kum saati çalışıyor olacaklara şaşıracaksınız…
kucuklugumde okudugum kitaplarda ki hayal gucumu harekete geciren idam sekli. gelmis gecmis en yaratici can alma yontemlerinden biri. kesinlikle sapik bir zekanin urunu. bkz abarti ornegi. bir satir veya bir katir da yeter. kaptan kirk'in kimligini sorgulayan cumle. demokraside son nokta. türk masallarında sıkça karşılaşılan bir klişe; kötü kahramana sunulan iki seçenek. göstermelik müşteri memnuniyeti anketi şayet ki mevzubahis 40 satır ibrahim sadri şiirlerindense tereddütsüz "40 katır!" diye cevaplanması gerekn soru. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
AYDINLANMA EMRE KONGAR TÜRKİYE "KIRK KATIR MI KIRK SATIR MI?" TUZAĞINA DÜŞMEMELİDİR. Ünlü masalı bilirsiniz Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam "Kırk katır!" demiş. Bedeninin her bir parçası bir katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş. * * * Bush Yönetimi'nin Ortadoğu'da, İsrail ile birlikte giriştiği geniş harekat, radikal siyasal İslam'ı bir direniş çerçevesinde örgütledi. Amerikan ve İsrail saldırılarına karşı, şeriatçı yönetim biçimlerini benimsemiş olan İslamcı örgütlerin direnişi ortaya çıktı. Bir çok kişi Ortadoğu'daki bu savaşı "Emperyalizm mi Şeriat mı" biçiminde ifade etmek eğiliminde. * * * Tabii çelişki bu biçimde ifade edilince, İslam Şeriatçılarının kendi aralarında ortaya çıkan ve Irak'ta oluk oluk kan dökülmesine yol açan Sünni-Şii çatışması gölgeleniyor. Hem Amerika'daki hem İsrail'deki hem de İslam Dünyası'ndaki aşırı dincilerin, yani hem Hıristiyan, hem Musevi hem de Müslüman köktendincilerin kendi varlıklarını ve tezlerini güçlendirdiği için körükledikleri bu ifade biçimi aslında sadece, Irak'ta hergün onlarca kişinin katledilmesine yol açan Sünni-Şii çatışmasını değil pek çok başka gerçeği de gizlemekte kullanılıyor Örneğin Amerikan yayılmacılığının, dünya stratejisi ve Ortadoğu petrolleri açısından izlediği saldırgan politikayı, din savaşları ekseninde ört bas etmeye yarıyor. Örneğin Bush Yönetimi'nin ABD'deki iç politikada izlediği aşırı muhafazakar ve hatta dinci çizgiyi bile, "İslamcı faşistlerin saldırısı altındayız" sloganıyla gizlemeye hizmet ediyor. Örneğin İsrail'in güttüğü aşırı saldırgan politikayı, İslamcı faşistlerin saldırısı var gerekçesiyle haklı göstermeye yarıyor. Örneğin, direnişçi İslamcı güçlerin, başta kadın hakları olmak kaydıyla, tüm insan haklarına karşı bir biçimde, toplum yaşamında koyu bir İslam şeriatı uygulamasına başladıklarını gözlerden gizliyor. Afganistan'da Sovyetleri yenen Taliban'ın kurduğu koyu Şeriatçı düzeni anımsayalım. * * * Türkiye'nin bugün iki önemli ulusal sorunu var Biri sınırlarını ve güvenliğini tehdit eden etnik bölücülük. Öteki rejimini ve yaşam biçimini tehdit eden şeriatçılık. Türkiye bütün dünya sorunlarına ve Ortadoğu sorununa da bu iki önemli tehdit açısından bakmak zorunda. Ortadoğu'daki savaş ne yazık ki bu iki büyük tehlike açısından da Türkiye'nin sorunlarına sorun katıyor Irak'taki Amerikan işgali, Türkiye'deki etnik bölücü terörün siyasal ve lojistik desteğini arttırmış görünüyor. Amerikan işgaline karşı direnenlerin şeriatçı uygulamaları ve özellikle Sünni-Şii çatışması ise Türkiye'nin laik ve demokratik düzenine karşı olan tehditleri arttırıyor. Dolayısıyla Ortadoğu'daki çelişkinin, savaşan karşıt güçler tarafından "Emperyalizm mi Şeriat mı" biçiminde formüle edilmeye çalışılması, Türkiye açısından "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" sorusuna dönüşüyor. * * * Sorunun çarpıtılmasının temelinde, Amerikalıların "Uygarlıklar Çatışması" adı altında pompaladığı "Dinler Savaşı" kavramı yatmakta. Huntington'un kuramlarını ve Danimarka'dan başlayan karikatür krizini anımsayalım. Şeriatçılar da, işlerine geldiği için, bu çarpıtmayı pekiştiriyor. Dünyayı yeniden Ortaçağ'a geriletecek olan böyle bir kavramlaştırma, herkesten önce Türkiye'yi zarara uğratacaktır.
"Kırk Katır Mı? Yoksa Kırk Satır Mı?" adlı bu kitap, Ali Avcu'nun daha evvel yazılı ve dijital medyada yayımlanmış makalelerinden derlenmiştir. Avcu kitabında, tarihe ve topluma karşı işlenen suçlardan, kente ve doğaya karşı girişilen talana kadar bir gazetecinin sessiz kalmaması gereken pek çok olay hakkında yazdığı yazıları bir araya getirmiştir. Bunu yaparken de sadece mevcut iktidarın yanlışlarını değil, muhalefetin eksiklerini ve hatalarını dile getirmekten de kaçınmamıştır. "Tribüne oynamak" veya "mahalleye yaranmak" gibi, bir gazetecinin düşebileceği tuzaklara düşmeden, siyaset gündeminden ülke gündemine kadar pek çok konuyu gazeteci tarafsızlığıyla dile getirmiştir. Kitabı bitirdiğinize, bir gazetecinin mesleğini yapmak için çok farklı iktidar ve güç odaklarını karşısına almak zorunda olduğunu göreceksiniz.
40 katır mı 40 satır mı