🐗 Nur Suresi 39 Ayet Tefsiri
Busûrenin “Nur Sûresi” diye isimlendirilişi, Allah’ın nurunu söz konusu eden 35. ayetten dolayıdır. İmam Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: “Mallarınızı ve iffet yerlerinizi Nur Sûresi’ni okumakla koruyun. Kadınlarınızı da bu sûreyi okumakla koruyun. Kim her gün veya her gece bu sûreyi okumayı âdet edinirse,
KuranTefsiri; Namaz Zamanı Mü'minun Suresi; 24 - Nur Suresi; 25 - Furkan Suresi; 26 - Şuara Suresi 39 - Zumer Suresi; 40 - Mümin Suresi; 41 - Fussilet
İslâmiyette zengin var, fakir var; ama zenginin fakirden üstün bir tarafı yoktur. Amir var, memur var; ama amirin memurdan üstün tarafı yoktur
Üstelik yanı başında da inanmadığı, kendisinden sakınmadığı Allah’ı bulur; Allah da onun hesabını eksiksiz görür. Çünkü Allah, hesapları pek çabuk görendir. Nûr Suresi 39. Ayetinin Tefsiri: Kâfirler işledikleri amelleri gözlerinde büyütüp onlardan bir fayda göreceklerini sanabilirler. Fakat ne yazık ki amelleri
24Nur Suresi, 39. Ayet, 354. Sayfa, 18. Cüz. 24-Nur Suresi 39. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin
1 Gittiği yolun bir serap gibi gerçek dışı olduğunu anlar ve gerçekle baş başa kalır. Allah\ın vahyinin gerçek olduğunu görür. Hasan Basri Çantay Meali. O kâfirler (e gelince:) Onların amelleri (etrafında dağlar ve tepeler görünmeyen) dümdüz ve engin çöllerdeki bir serab gibidir ki susayan onun bir su olduğunu sanır.
Meali Nûr Suresi 39. Ayet Meali, Nûr 39, 24:39 Fatiha suresi, Fatiha suresinin anlamı, tefsiri, yazılışı ve okunuşu videolu anlatım Nur Suresi; 25
39 Kâfirlere gelince, onların bütün amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susuz kalan onu su zanneder. Fakat yanına varınca onun bir hiç olduğunu görür. Üstelik yanı başında da inanmadığı, kendisinden sakınmadığı Allah’ı bulur; Allah da onun hesabını eksiksiz görür. Çünkü Allah, hesapları pek çabuk
23Mü'minun Sures. 24.Nur Suresi. 25.Furkan Suresi
NûrSuresi Türkçe Meali, Nûr Suresi'nin yazılışı okunuşu ve anlamı, Nûr Suresi sesli dinle
39. Kâfirlerin amellerinin (durumu), düz bir arazideki seraba benzer. Susuz kişi onu su zanneder. Sonunda oraya varınca hiçbir şey bulamaz. Orada Allah’ı bulur. Allah, yaptıklarının karşılığını eksiksiz verir. Allah, hesabı çabuk görendir. (24/Nûr, 39) 38. Ayet 40.
24- NÛR SÛRESİ. Medine'de nâzil olup, 64 âyet i kerîmedir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. 1. Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kıldığımız bir suredir Biz onda açık seçik âyetler delâletleri net olan âyetler indirdik ki, beller, tutasınız, düşünüp öğüt alasınız diye.
KuLj3. TEFSİR İblîs, azgınlığını Cenâb-ı Hakk’a nispet ederek büyük bir küstahlık yapar; isyanına isyan, günahına günah katar. Bu yetmiyormuş gibi, insanları da kendi yaptığı gibi günaha teşvik edeceğine, onları cazip dünya süsleriyle meşgul edip taatlerden uzaklaştıracağına, yine onları azdırıp yoldan çıkaracağına dair o Yüce Huzur’da pervasızca yemin şöyle buyurmuştur “İblîs Rabbim, izzet ve celâlin hakkı için Âdemoğullarının ruhları bedenlerinde bulunduğu surece onları azdırmaktan geri durmayacağım» der. Bunun üzerine Yüce Rabbimiz şöyle buyurur İzzetim ve celalim hakkı için ben de onlar benden bağışlanma diledikleri sürece günahlarını bağışlayıp duracağım.»” Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 76Ancak İblîs’in burada bir gerçeği dile getirdiği de dikkatlerden kaçmamaktadır. Herhalde Cenâb-ı Hak ona bunu söylemesini emretmiş, o da bunu itiraf etmek durumunda kalmıştır. O gerçek de şudur “İblîs, Allah’ın ihlâsa erdirilmiş, samimi ve teslimiyet ehli kullarına hiçbir zarar veremeyecektir.” Bunlar, gönüllerini Allah’a muhabbete, her türlü fiil ve davranışlarını Allah’a itaate, bütün imkân ve istidatlarını Allah’ın dinine hizmete adamış seçkin, lekesiz, tertemiz ve has kullardır. Belki de insanın karşısına İblîs gibi bir imtihanın çıkmasının esas hikmetlerinden biri de budur Ateşte eritilerek hâlis hale gelen altın gibi, İblîs ve nefis imtihanı ateşinde eriyerek hâlis bir kul haline gelebilmek. Zaten Yüce Rabbimiz’in emrettiği, kullarını kendine davet ettiği dosdoğru yol, işte bu ihlâs ve tevhid yoludur. Bu yol kulu Allah’a götürür ve bu yolun müstakîm olduğuna da Allah kefildir. Bütün varlığıyla, itikat ve ameliyle bu yola giren Allah’ın seçkin kulları üzerinde İblîs’in ne sözlü olarak onları susturacak bir delili, ne de fiilî olarak sataşacak ve kullanacak herhangi bir güç ve hâkimiyeti bulunmamaktadır. Fakat kendi hür iradesiyle İblîs’in peşinden gidenler müstesnâ. Onlar azgınlığı tercih ettikleri için, İblîs de onları azdırmaktadır. Yani suç İblîs’in değil, ona tâbi olanlarındır. Nitekim İblîs bunu kıyamet günü itiraf edecektir“Hesaplar görülüp iş bitirilince şeytan şöyle der Allah size gerçekleşmesi kesin olan bir vaatte bulundu; ben de size öylesine vaatte bulundum fakat sözümde durmadım. Aslında benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm de yoktu. Sadece ben sizi inkâra çağırdım, siz de bana uydunuz. Öyleyse beni kınamayın da kendinizi kınayın. Bugün, ne ben sizin feryadınıza yetişebilirim, ne de siz benim feryadıma yetişebilirsiniz. Dünyada iken beni Allah’a ortak tanımış olmanızı da reddediyorum. Elbette zâlimlere can yakıcı bir azap vardır.»” İbrâhim 14/22Bu âyet-i kerîmenin de işaret ettiği gibi İblîs ve ona tâbi olanlara vadedilen yer cehennemdir. Onun yedi kapısı vardır. Oraya müstehak olan azgınlardan, işledikleri kötülüklerin büyüklüğüne göre kim nereye layıksa o kapıdan cehenneme kapılarının yedi olmasıyla cennet kapılarının sekiz olması arasında açık bir irtibat vardır. Bu kapıların da insan bedeni üzerindeki itaatle sorumlu tutulan organlarla çok yakın bir alakası olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi insanın sorumlu organları sekiz tanedir Bunlar kalp, dil, kulak, göz, el, ayak, ağız ve tenâsül uzvudur. Bunların yedisi açık, birisi gizlidir ki, o da kalptir. Doğrudan doğruya Allah’a bakan kalp kapısı açık olursa, bu sekiz azanın her biri Allah’ın emri üzere hareket ederek cennete birer giriş kapısı olabilir. Böylece cennete sekiz kapıdan girilebilir. Fakat içte ruh körlenmiş, kalp kapısı kapanmış bulunursa dıştaki yedi azanın her biri cehenneme açılmış birer giriş kapısı olurlar. İşte cennet kapıları sekiz olduğu halde, cehennem kapılarının yedi olmasının böyle bir hikmeti b. Hanbel der ki“Senin dört düşmanın varBirincisi dünyadır. Dünyanın silahı insanlarla birlikte olmak, hapishânesi şeytandır. Şeytanın silahı tokluk, hapishânesi nefistir. Nefsin silahı uyku, hapishânesi hevâdır. Hevânın silahı konuşmak, hapishânesi susmaktır.” Bursevî, Rûhu’l-Beyân, IV, 600İman ve mârifet kapısı olan kalp, cehenneme kapalıdır. Ondan yalnız cennete girilir, Cemâlullâh’a erişilir. Kalbi iman ve ihlasla dirilmiş olan mü’min şeytana uymaz; Allah’ı inkâr etmekten ve O’na isyan etmekten sakınır. Böyle müttakî kullara ise şu nimetler vadedilir Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Nur suresi 33 34 ayet ne için okunur?Alimlere göre nur suresinin okunması günahların affedilmesi ve Allah'ın rızasını kazanmak için önemlidir. Nur suresini okuyan kişi vesvese ve kimi endişelerinden de kurtulur. Nur suresini özellikle göz ağrısı çekenlerin okuması tavsiye suresi niçin inmiştir?Bir başka rivayete göre âyetin gönderilme sebebi, Suffe ehli diye bilinen, evsiz barksız oldukları için mescidin sofasında kalan müslümanların, Medine civarında paralı fuhuş yapan bazı kadınlarla evlenmek istemeleridir Kurtubî, XII, 174.Nûr ne demek Diyanet?İlk anlamı aydınlık, parıltı demektir. Nur ismi bunun dışında Kur´an-ı Kerim'de ı Kerim’de tamamen yasaklanma ayıp çoğunlukla sakın olması istenen tutum ve davranış nedir?en önemlisi Allah'ı inkar etmek veya eş koşmak yani şirk'tir. Allah maddi manevi het ürlü put'a tapılmasını suresinin 35 ayeti ne için okunur?Şirinlik Güzellik Bol Kısmet Açıklığı için NUR suresinin 35 ayeti 121 kere okunur. başlarda 100 estafirullah 100 selevat bunlar biliniyor . Bismillahirrahmanirrahiym Allâhu nûrus semâvâti vel ardı, meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâhun, el mısbâhu fî zucâcetin, ez zucâcetu…Kuranda 33 ayet nedir?şu sık sık dile getirilen ayettir. diyanet meali şu şekildedir; "şüphesiz allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır."Ahzab suresi hangi olay üzerine inmiştir?Sure 73 ayetten oluşur. Sûre, ismini 20 ve 22. âyetlerinde geçen ve gruplar anlamına gelen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Surede Müslümanlar İslamiyet'i yıkmaya çalışanlara karşı uyarılmakta ve Hendek Savaşı ile Muhammed'in Zeynep binti Cahş ile evliliği konu edilmektedir.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Mealiİnkar edenlerin amelleri, engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su sanır; fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ın kudretini bulur ve O da hesabını görür. Allah, hesabı çabuk Okuyan Kur’an Meal-TefsirKâfir olanlara gelince, onların işleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su sanır. Sonunda ona su sandığı yere vardığında herhangi bir şey bulamamış,* yanıbaşında Allah'ı bulmuş olacaktır ki O da onun hesabını tastamam görmüş olacaktır. Allah hesabı hızlı Yüksel Mesaj Kuran Çevirisiİnkarcılara gelince, işleri, çöldeki bir serap gibidir. Susayan onu su sanır. Yanına varınca onu bulamaz, ancak orada ALLAH'ı bulur; O da onun hesabını tam görür. Kuşkusuz ALLAH hesabı çabuk yalanlayan nankörlerin yaptıkları, çöldeki serap gibidir. Susayan onu su zanneder. Ancak yanına vardığında hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ı bulur* ve O da yaptıklarının hesabını eksiksiz görür. Allah hesabı çabuk Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiAllah'ı görmezlikten gelenlerin işleri, düz çöldeki serap gibidir. Susayan onu su sanır. Yanına varınca onun bir şey olmadığını görür ve Allah'ı yanında bulur. O da onun hesabını görür. Allah hesabı çabuk Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekOysa nankörlük edenlerin yaptıkları, çöldeki yanılsama gibidir. Susayan, onu su sanır; ama yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Zaten karşısında Allah'ı bulur. Sonra, onun hesabını eksiksiz olarak verir. Çünkü Allah, hesabı çok hızlı İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anVe inkarda ısrar edenlere gelince... Onların yapıp ettikleri çölde görülen serap gibidir susuzluktan yanmış olan onu su sanır, fakat ona yaklaştığında orada sudan hiçbir iz bulamaz; fakat Allah'ı kendi vicdanında bulur ve bilir ki, O hesabı tastamam görür zira Allah çok seri hesap Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiKüfre sapanlara gelince, onların amelleri çöldeki serap gibidir ki, susuzluktan bunalan onu su sanır. Ama ona yaklaşınca hiçbir şey bulamaz; yanında Allah'ı bulur; O da onun hesabını eksiksiz bir biçimde görür. Allah, hesabı çok çabuk Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamıİnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. Allah da Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri sadeleştirilmiş Küfredenlerin yaptıkları ise, engin bir çöldeki serap gibidir. Susayan onu bir su sanır. Nihayet yanına vardığı zaman onu birşey bulmaz da yanında vicdanı Allah'ı bulur ve O da onun hesabını tamamıyla görür. Allah, hesabı çok süratli Esed Kur'an MesajıFakat hakkı inkara şartlanmış olanlara gelince, onların yapıp ettikleri çölde görülen serap gibidir; susayan kişi suyu gördüğünü sanır; ama gördüğü şeye yaklaşınca orada hiçbir şey bulamaz; bunun yerine, yanında her zaman Allah'ın hazır ve nazır olduğunu ve sonunda hesabını eksiksiz göreceğini fark eder; çünkü Allah hesapta çok dakik ve hızlıdır!Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Mealiİnkar edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Tıpkı bunun gibi kafir de hesap günü amellerinden bir şey bulamaz. Ancak Allah'ı yanında bulur da Allah onun hesabını tastamam görür. Allah, hesabı çabuk Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiKüfredenlerin ise amelleri bir engin çölde serab gibidir, susayan onu bir su zanneder, nihayet ona vardığı vakıt onu bir şey bulmaz da yanında vicdanı Allahı bulur, o da ona tamamile hisabını görüverir ve Allah seri' hisablıdırSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Mealiİnkar edenlere gelince Onların işleri, düz arazideki serap gibidir. Susayan onu su sanır, fakat yanına gelince hiçbir şey olmadığını anlar ve yanında Allah'ı bulur; Allah onun hesabını tam görür, O, hesabı çabuk ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Tanrı'yı bulur. Tanrı da Onun hesabını tam olarak verir. Tanrı, hesabı çok seri Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimO kafirler e gelince Onların amelleri etrafında dağlar ve tepeler görünmeyen dümdüz ve engin çöllerdeki bir serab gibidir ki susayan onun bir su olduğunu sanır. Nihayet o, buna vardığı zaman onu bir şey olarak bulamamışdır. Kendi ameli yanında yalınız Allahı bulmuşdur. O da onun hesabını tastamam vermişdir. Allah, hesabı çok sür'atli gelince; onların amelleri, engin çöllerde serap gibidir. Susayan kimse onu, su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz. Kendi yanında Allah'ı bulur ve O da hesabını tastamam görür. Allah hesabı çabucak Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıKüfredenlere gelince, onların çalışmaları engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz. Orada Allah'ı bulur, O da onun hesabını görür. Allah, hesabı çabuk Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiDini inkar edenlere gelinceOnların işleri düz, ıssız bir çöldeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder. Nihayet onun yanına varınca su namına hiçbir şey bulamaz… Fakat Allah'ı bulur. O da onun hesabını tam tamına görür. Zira Allah hesabı pek çabuk Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüHakikat bilgisini inkar edenlere gelince, onların çalışmaları da, çöllerdeki susayanın su sandığı serap gibidir! Nihayet ona seraba, amellerine, ölümü tadarak ulaştığında, bir şey bulmaz! Allah'ı kendi indinde bulmuştur Esma'sıyla hakikatinde olduğunu fark etmiştir ama ne yazık ki bunu değerlendirmekte geri dönüşü olmayan noktadadır! Allah da ona geçmiş yaşantısının sonuçlarını tümüyle yaşatır! Allah Seriy'ul Hisab'dır yapılanın sonucunu anında yaşatan!Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran Çevirisiİnkarcılara gelince, işleri, çöldeki bir serap gibidir. Susayan onu su sanır. Yanına varınca onu bulamaz, ancak orada ALLAH'ı bulur; O da onun hesabını tam görür. Kuşkusuz ALLAH hesabı çabuk Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anGerçeği yalanlayan nankörlerin yaptıkları, çöldeki serap gibidir. Susayan onu su zanneder. Ancak yanına vardığında hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ı bulur* ve O da yaptıklarının hesabını eksiksiz görür. Allah hesabı çabuk Khalifa The Final TestamentAs for those who disbelieve, their works are like a mirage in the desert. A thirsty person thinks that it is water. But when he reaches it, he finds that it is nothing, and he finds GOD there instead, to requite him fully for his works. GOD is the most efficient Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationAs for those who reject, their works are like a mirage in the desert. A thirsty person thinks it is water, until he reaches it, he finds it is nothing; and he finds God there and He pays him his due, and God is swift in Quran A Reformist TranslationAs for those who reject, their works are like a mirage in the desert. A thirsty person thinks it is water, until he reaches it, he finds it is nothing; he finds God there and He pays him his due, and God is swift in judgment.
Nûr Suresi 39. ayeti ne anlatıyor? Nûr Suresi 39. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Nûr Suresi 39. Ayetinin Arapçasıوَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِق۪يعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْاٰنُ مَٓاءًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْـًٔا وَوَجَدَ اللّٰهَ عِنْدَهُ فَوَفّٰيهُ حِسَابَهُۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِۙ Nûr Suresi 39. Ayetinin Meali AnlamıKâfirlere gelince, onların bütün amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susuz kalan onu su zanneder. Fakat yanına varınca onun bir hiç olduğunu görür. Üstelik yanı başında da inanmadığı, kendisinden sakınmadığı Allah’ı bulur; Allah da onun hesabını eksiksiz görür. Çünkü Allah, hesapları pek çabuk Suresi 39. Ayetinin TefsiriKâfirler işledikleri amelleri gözlerinde büyütüp onlardan bir fayda göreceklerini sanabilirler. Fakat ne yazık ki amelleri boşa çıkacak ve ondan bir fayda göremeyecekler, bilakis karşılığında Allah’ın azabıyla karşılaşacaklardır. Onların bu hazîn durumunu, ayetin çizdiği şu manzara ne güzel anlatırIssız bucaksız bir çöl. Güneş bütün ışınlarını çölün üzerine indirmiş, ortalığı yakıp kavurmaktadır. Çölün ortasında korkak, ürkek, perişan bir adam. Susuzluktan dili damağına yapışmış, zorlukla nefes alabiliyor, kıvranıyor. Acaba bir su bulabilir miyim diye sağa sola, uzaklara hasretle ve yardım isteyen gözlerle bakıyor. Tam bu sırada uzaklarda parıldayan suya benzer bir şey görüyor. Aslında gördüğü su değil, serap; ama farkında değil. Başlıyor bütün gücüyle o yöne doğru koşmaya. Koşuyor, koşuyor, belki su bulurum da kana kana içerim, yanan bağrımı serinletir, tıkanan nefesimi rahatlatır, sıkıntıdan kurtulur, huzura ererim diye koşuyor. Orada ne ile karşılaşacağını bilmeden koşarken hedefe varıyor. Varıyor ama ne yazık ki sudan eser bulamıyor. Meğer su sandığı şey bir seraptan ibaretmiş! Kaybı bununla da kalmıyor, aniden hiç hatırına gelmeyen korkunç bir şeyle, inanmadığı ve hiç aklına getirmediği Yüce Allah ile karşılaşıyor. O da onun işini bitiriyor. Hem su gördüğünü sanarak kendini aldatıyor, hem ona kavuşuncaya kadar koşup yoruluyor, hem su bulamıyor, hem de hiç beklemediği acı bir akıbetle perişan olup temsilde çöldeki susuz adam kâfiri, adamın gördüğü serap kâfirin amelini, adamın serapa ulaşması kâfirin ölüp dünyadan ayrılmasını, karşılaştığı azap ise cehennemi temsil etmektedir. Kâfir, yaptığı ameller karşılığında sevap elde edeceğini düşünüyor. Kıyamet günü olunca hiçbir sevap bulamıyor, bilakis büyük bir azapla karşılaşıyor, böylece müthiş bir hasret, nedamet, keder ve üzüntü içinde kalıyor. Orada aniden, hiç beklemediği bir zamanda inkâr ettiği, emrine karşı geldiği, hükmüne düşman kesildiği Allah’ı buluyor. Orada O’nun kendisini beklediğini görüyor. Korkmak istemediği Allah’ın kahrı ve gazabı yüreğine inip bütün vicdanını sarıyor. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 7-8; Elmalılı, Hak Dini, V, 3526 Çünkü bu, hazırlıksız, bilmeden, düşünmeden, çok ani bir karşılaşmadır. Büyük bir fayda beklerken, son derece büyük bir zararla karşılaşıyor. Allah onun hesabını hemen görüyor. Zira Allah hesabı pek çabuk görendir. Hesabı görmedeki bu çabukluk, birdenbire karşılaşma ve aniden yüzleşme manzarasına oldukça uygun düşmektedir. Seyyid Kutub, Fî Zılâl, IV, 2521 Veya kâfir orada Allah’ın zebanilerini bulur. Onlar da onu yakalarlar, tepesinin üstüne cehenneme tıkarlar, susadığı zaman da ona kaynar su ve irin içirirler. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 8Kâfirlerin amel, duygu ve düşüncelerinin durumunu gözler önüne seren başka harika bir temsil bir sonraki âyet-i kerîmede şöyle beyân edilirNûr Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriNûr Suresi 39. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan
Rûm Sûresi 39. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Rûm Sûresi Hakkında Rûm sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 60 âyettir. İsmini, 2. âyetinde yer alan اَلرُّومُ Rûm kelimesinden alır. Mushaf tertibine göre 30, nüzûl sırasına göre 84. sûredir. Rûm Sûresi Konusu Rûm sûresi, çok mühim bir gaybî hâdiseyi haber vererek başlar. Bu hâdise, Bizanslılarla İranlılar arasında meydana gelecek savaşta Bizanslıların galip gelmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’in haber verdiği şekilde gerçekleşen bu hâdise, Kur’an’ın en büyük mûcizelerinden biri olup Peygamberimiz getirdiği vahyin doğruluğunu ispat eder. Rûm sûresinde; bir taraftan mü’minleri seven, onlara yardım eden, onları zafere eriştireceğini vadeden ve onları cennetle müjdeleyen; diğer taraftan da âhirete inanmayıp hayatı sadece dünyadan ibaret sayan kâfirleri cehennemle korkutan Yüce Allah’ın varlığının, birliğinin, nihâyetsiz kudret ve azametinin delilleri peş peşe serdedilir. İnsanlar böyle bir Allah’ın dinine girmeye ve o dinin itikâdî, amelî ve ahlâkî gereklerini yapmaya davet edilir. Bu münâsebetle şirkin tutarsızlığı misallerle izah edilirken, şirke bulaşmış hastalıklı ruhların içler acısı halleri ortaya konur. Bunların tedavisi için açık ve anlaşılır reçeteler sunulur. Yine mecbûri istikâmet olan âhiretin varlığı, tabiatta ve insanlarda durmadan cereyan eden ölme ve yeniden dirilme delilleriyle ispat edilir. Mahşerdekilerin diliyle dünyanın bir gün, hatta bir saat gibi çok kısa olduğuna temas edildikten sonra, gönüller o dehşetli ve sonsuz âhiret âleminin manzalarını ibretle temâşâya, kulaklar da, bütün bu hususlarda en doğru bilgiyi ve misalleri veren Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemeye yönlendirilir. Rûm Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada otuzuncu, iniş sırasına göre seksen dördüncü sûredir. İnşikak sûresinden sonra, Ankebût sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetinin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır nüzûl sebebi için bk. 2-6. âyetlerin tefsiri. وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ رِبًا لِيَرْبُوَ۬ا ف۪ٓي اَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُوا عِنْدَ اللّٰهِۚ وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ زَكٰوةٍ تُر۪يدُونَ وَجْهَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ ﴿٣٩﴾ Karşılaştır 39 İnsanların malları içinde artacağını düşünerek fâize verdiğiniz para, zâhiren artar gibi gözükse de, Allah katında artmaz. Oysa Allah’ın rızâsını isteyerek karşılıksız verdiğiniz zekât cinsinden şeylere gelince, işte böyle yapanlar, mal ve sevaplarını kat kat artıranların tâ kendileridir. TEFSİR Henüz yasaklanmadan önce, faiz burada Kur’an diliyle zemmedilir. Nitekim o zamanlar Kureyş ve Sakîf kabileleri faizcilik yapıyorlardı. Âyet onların bu muamelelerinin kötülüğüne işarette bulunmaktadır. İnsanların malları artsın diye faiz olarak verilen paranın veya insanların malları arasında artması umularak faize verilen paranın, zâhiren artar gibi gözükse de bereketi ve neticesi itibariyle Allah katında artmayacağı haber verilir. Yani bu safhada faiz açıkça yasaklanmamakla beraber, faizle yapılan iktisâdî ve ticârî muamelelerin Hak katında makbul ve muteber olmadığı açıkça beyân edilir. Allah rızâsı için muhtaca verilen zekâta gelince, Allah bunu kabul buyurmakta, zekât verenlere kat kat hem mal hem de sevâp vereceğini müjdelemektedir. Bu artışın hiçbir sınırı yoktur. Niyetin samimiyeti ne kadar büyük olursa, fedakârlık duygusu ne kadar derinse ve kişinin Allah yolunda harcarken Allah’ın rızâsını kazanma arzusu ne kadar fazlaysa, Allah’ın ona vereceği mükâfatlar da o derece büyük ve güzel olacaktır. Nitekim âyet-i kerîmelerde bu miktarın bire ondan başlayıp, bir yüz, bire yedi yüz, bunun da katları şeklinde olduğu haber verilir. bk. Enâm 6/160; Bakara 2/261, 265 Hadis-i şerifte de şöyle buyrulur “Kim, helâl kazancından bir hurma kıymetinde sadaka verirse, ki Allah helâlden başkasını kabul etmez, Allah o sadakayı bizzat kabul buyurur. Sonra onu, dağ gibi oluncaya kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi için ihtimamla büyütür.” Buhârî, Zekât 8; Tevhîd 23; Müslim, Zekât 63, 64 Şâir ne güzel söyler “Allah rızâsı için olan bir işin küçüğü olmaz, Hakk’ın rızâsı için olmayan bir işin de büyüğü olmaz.” Zira her şeyin sahibi Allah olduğu için kulun her işinde Allah’ın hoşnutluğunu araması zaruridir. Çünkü Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
nur suresi 39 ayet tefsiri